Alphonse de Lamartine. Asiretten Devlete

<b>Osmanlı Tarihi 1. Aşiretten Devlete </b>
Author: Alphonse de Lamartine
Publisher: Bilge Kültür Sanat
ISBN: 9789756316543
Publication date: 2005
Number of pages: 393
Format / Quality: PDF
Size: 9,55 Mb
Language: Turkish
Цитата:
Lamartine (1790-1869) Fransız İhtilali’nden bir yıl sonra Macon’da doğdu ve ailesiyle birlikte mütevazı bir hayat yaşadı. Gençlik yıllarında İtalya’ya gitti. Hıristiyanlık dininde karşılaştığı tezatlar dininden soğumasına, uzaklaşmasına ve felsefi bir akıma kapılmasına sebep oldu. Lamartine, ilk şiir derlemesiyle ün kazanmasına ve genç romantik kuşak tarafından üstad ilan edilmesine rağmen, tercihini siyasi alanda kullandı. 1854 yılında yayımlanan bu eser Fransa’nın yetiştirdiği en iyi şair ve düz yazı ustalarından birinin kaleminden çıkmış olup Osmanlı tarihi sâdece kronolojik olaylar, antlaşma maddeleri ile dolu bir anlatımdan ziyâde bir roman gibi yazılmıştır. Bir başka deyişle Osmanlı-Türk tarihini tarihi bir roman gibi bir solukta okuyacaksınız. Ayrıca, yazarın çok iyi eğitim almış, Fransa Dışişleri Bakanlığı’na kadar uzanan siyasî kariyeri dikkate alındığında, eser içinde olaylara bağlı olarak, sık sık siyasî ve felsefî yorumlarından da yararlanacaksınız. "Fâtih ırklar nâdiren çıktıkları yerlere dönerler" diyen yazar Batı Türklerinin artık son vatanlarında kesin olarak kalacaklarını vurgulamakta, "Osmanlıların elindeki İslâmiyet inanmak ve itaat altına almaktan başka bir şey bilmezken, Hıristiyanlık yaptığı fetihlerde eritme ve hükmetmeyi uyguluyordu" derken Osmanlı fütuhatı ile Avrupalıların işgâllerinde yatan temel felsefeyi de tarafsızlıkla açıklamaktadır. Başta Fransızlar olmak üzere Avrupalılara hitap ederken, inançlı bir Katolik olmasına rağmen tarafsızlığını korumasını bilmiş ve bugünlere de ders olabilecek yorumlarda bulunmuştur. “Türkler dostumuzdur, Müslümanlar ise hâtıralarımızın eski düşmanlarıdır....sözü günümüzde Avrupa ile olan münasebetlerimizi ne kadar güzel açıklamaktadır! Bu arada Osmanlılarda görülen zaafları da gayet açık bir dille açıklamakta, hepimiz için ibret dolu sahneleri hatırlamaktadır; meselâ hür düşüncenin hâkim olduğu ülkelerde sebepsiz bir kusur olan düşüncelerini saklama, keyfî yönetime sahip ülkelerde bir fazilet olmaktadır... ve ... Hıristiyan Batı ile İslâm Doğu arasındaki mücadelede dünyaya şekil veren şey savaş değil çalışma olmuştur... derken, sonuçların sebeplerini araştırmadan alınan ve çoğu zaman Devleti gerilemeye iten yanlış kararların ve tutumların kökünü ne kadar doğru açıklamaktadır. Neticede, Lamartine’nin Osmanlı Tarihi’ni okurken sâdece Osmanlı fütuhatını, Padişahların ve Sadrâzamların hikâyesini değil Bizans’tan Aksak Timur’un Orta Asya’daki saraylarına, İran Şahlarının Taht mücadelelerinden, Mısır’daki Mehmet Ali Paşa’ya, Yanya muhafızı Tepedelenli Ali Paşa’nın entrikalarından Rus Çariçesi II. Katerina’nın hayat hikâyesine kadar tarihimizle ilgili kişiler ve devletlerin de hikâyelerini okuma imkânına kavuşacaksınız.
Цитата:<div align="center">
"Dünyaya yalnız bir kez bakmak istiyorsan İstanbul'a bak"
Hiçbir milletin tarihi, Türklerinki kadar önemli şartlar altında kaleme alınmamıştır. Bir milletin başına felaket ve adaletsizlik geldiği zaman, ona karşı adaletli olmak ve teessür duymak lazımdır. Gelecek nesiller, aynen adalet gibi, zayıfları korumayı ve ezilenlerin intikamını almayı arzu ederler. Milletler, tarihte, bazen cezalandırıldıklarını, bazen de intikamlarının alındığını, haklı çıkarıldıklarını ve zaferlerini bulurlar.
Namlarının ve ırklarının yok olma tehlikesi karşısında derin uykularından sıçrayarak uyanan, barış zamınında denizlerinden saldırıya uğrayan, öz yurtlarında hakarete uğramış, bağımsızlıkları ihlal edilen, sayıca çokluğu hak ve demiri ad olarak alan şu moskof orduları tarafından donanması limanlarında yakılan, her tarafı işgale uğrayan Türkler, ellerinde kalan sınırlarında, dimdik, ümitsizlik silahlarıyla, Türkiye'nin kendi kanında canlanacağını veya şanlı ölümleriyle yok olacağını anlamak için önlerine ve arkalarına bakmadan savaşıyorlar.
Eğer Avrupa bundan duygulanmıyorsa bile, gene de dikkatli olmak zorunda değil midir? Haçlı Seferleri'nden kalan dini nefretlerin antipati uyandırdığı Osmanlılar'ın geçmişte ne olduğu, şimdi ne oldukları ve yakın bir gelecekte ne olacaklarını açıklamak zamanı gelmiştir. Bu nefret, dünyanın dengeye ulaşması ve ırkların medeniyetlerinin çıkarları karşısında asırdan asra zayıflamaktadır. Bundan böyle, milletler yeryüzünde birbirlerini öldürmelerinin ve birbirlerinden nefret etmenin sebeplerini dinde aramayacaklardır.
İşgal ettikleri toprak veya deniz parçasını başka bir ırkın tehdit edici ve evrensel saldırılarına karşı savunabilme imkanlarını soracaklardır. İstilacı bir ırkın sanki tabiatüstü bir afet gibi, toprakları, denizleri, milliyetleri, kentleri, dinleri, medeniyetleri, hürriyetleri ve ticareti işgal etmesine korkakça izin mi verecekler yoksa onu yatağına sokmak için önüne engel olarak birleşecekler mi, diye birbirlerine soruyorlar.
Bu soruyu Türkiye cesaret ve kahramanlığı ile, Avrupa ise vicdanının ayaklanması ile cevap veriyor.
Nasıl iyiliğin bir tepe noktası varsa kötülüğün de bir haddi vardır. Saadetin zirvesine erişen milletler inmeye başlarlar; kötülüğün dibine düşünce de yeniden tırmanırlar; kötülükte olduğu gibi felakette de kusurlu olan insan tabiatının yasası böyledir.
Türkiye, hür Avrupa'nın garantisidir. Ölü zannedilen bir halkta canlı bir millet yaşadığını gördüğümüz için kendimizi tebrik edelim ve onun tarihini ya onun tekrar dirilmesi şerefine ya da bizim mezar taşımıza ithaf ederek yazalım.Lamartine
Уважаемый пользователь, вам необходимо зарегистрироваться, чтобы посмотреть скрытый текст!
Уважаемый пользователь, вам необходимо зарегистрироваться, чтобы посмотреть скрытый текст!
Уважаемый пользователь, вам необходимо зарегистрироваться, чтобы посмотреть скрытый текст!
Уважаемый пользователь, вам необходимо зарегистрироваться, чтобы посмотреть скрытый текст!
Поделитесь записью в соцсетях с помощью кнопок:
