Baburname

22.02.12 | turuz

http//photoload.ru/data/e4/af/c5/e4afc5ef598f2a66c236cc20c0fcbd59.jpg


<b>B&#226;b&#252;rn&#226;me'nin T&#252;rk&#231;e el yazmas&#305; </b>
Author: Z&#257;hir ad-D&#299;n Muhammad B&#257;b&#252;r
Publisher: It is not defined
Publication date: It is not defined
Number of pages: 770
Format / Quality: PDF
Size: 66,37 Ìb
Language:Old Turkish

Öèòàòà:

BAB&#220;R &#350;AH : HAYATI

Hindistan’&#305;n b&#252;y&#252;k fatihi Bab&#252;r &#350;ah Ferganal&#305; bir T&#252;rk’t&#252;r. Bab&#252;r, T&#252;rk Barlas Kabilesine mensup olup, Timurlenk’in torunudur. Fergana h&#252;k&#252;mdar&#305; &#214;mer &#350;eyh Mirza’n&#305;n o&#287;ludur. 14 &#350;ubat 1483 tarihinde Bat&#305; T&#252;rkelinde bulunan Fergana’n&#305;n Andican kasabas&#305;nda d&#252;nyaya gelmi&#351;tir.

O zamanlar Timurlenk’in kurdu&#287;u devlet par&#231;alanm&#305;&#351;, torunlar&#305; ayr&#305; ayr&#305; devletler kurmu&#351;lard&#305;. Bunlardan Ebu Said, Mavera&#252;nnehir’de, H&#252;seyin Baykara Horasan’da, Bab&#252;r’&#252;n babas&#305; &#350;eyh Mirza ise Fergana’da h&#252;k&#252;mdar bulunmakta idi. &#350;eyh Mirza’n&#305;n son zamanlar&#305;nda karde&#351;ler aras&#305;nda kavga ba&#351;lam&#305;&#351;t&#305;. Bu i&#231; m&#252;cadeleler devam ederken 1494 tarihinde &#350;eyh Mirza vefat etti.

Bab&#252;r &#350;ah, 11 ya&#351;&#305;nda babas&#305;n&#305;n taht&#305;na oturdu&#287;u zaman amcas&#305; Semerkant Han&#305; Sultan Ahmet ve day&#305;s&#305; Ta&#351;kent Han&#305; Mehmet Fergana’ya h&#252;cum etmekte idiler. Bab&#252;r, babas&#305;n&#305;n kudretli kumandanlar&#305; sayesinde bu tehlikeyi atlatt&#305;. Fakat Bab&#252;r’&#252;n gen&#231;lik hayat&#305;, bundan sonra, tehlikeli ve pek heyecanl&#305; maceralarla ge&#231;ti. Her hadise, zek&#238; ve cesur olan Bab&#252;r’&#252;n tecr&#252;besini artt&#305;rmakta idi. Bab&#252;r, b&#252;y&#252;k atas&#305; Timur’un muhte&#351;em h&#252;k&#252;met merkezi olan Semerkant’&#305; zaptetme&#287;e muvaffak oldu. Fakat &#214;zbeklerin Han&#305; &#350;eyb&#226;n&#238;’ye ma&#287;lup oldu. Fergana Hanl&#305;&#287;&#305;n&#305; kaybedip etraf&#305;ndaki askerlerin da&#287;&#305;lmas&#305;n&#305; &#246;nleyemedi.
Tek ba&#351;&#305;na kalan bu gen&#231; Han, Pamir Da&#287;lar&#305;na &#231;ekildi. B&#252;y&#252;k bir felakete u&#287;ram&#305;&#351; olmas&#305;na ra&#287;men &#252;midini kesmedi. Yan&#305;nda bulunan birka&#231; ki&#351;i ile bir T&#252;rk kad&#305;n&#305;n&#305;n evinde sakland&#305;. Bu kad&#305;n&#305;n karde&#351;i, Timurlenk’le Hindistan seferlerine kat&#305;lm&#305;&#351; ihtiyar bir askerdi. O g&#252;n i&#231;in aksakall&#305; bir sava&#351;&#231;&#305; olan tecr&#252;beli koruyucusu, durmadan, Hindistan’&#305;n zenginli&#287;ini, buraya ait efsaneleri, Hind’in eski tarihini her gece Bab&#252;r’e anlat&#305;yordu. Bab&#252;r de bunlar&#305; can kula&#287;&#305; ile dinliyordu. Edebiyata da ilgisi olan Bab&#252;r, bu defa tarihe merak sard&#305;. Atas&#305; Timur’un tarihini bularak okumaya ba&#351;lad&#305;.

Ruhunda yepyeni bir mefkure alevlenmi&#351;ti: Hindistan’&#305; zaptetmek, orada b&#252;y&#252;k bir T&#252;rk &#304;mparatorlu&#287;u kurmak... Esasen kendisine, yeni bir devlet kurmak, kurabilmek i&#231;in laz&#305;m olan &#246;zellikler mevcuttu. Bu idealle, Bab&#252;r; Horasan &#304;llerindeki T&#252;rklere haber g&#246;nderdi. K&#305;sa bir s&#252;re i&#231;inde etraf&#305;nda 20,000 cesur ve yi&#287;it bir asker kalabal&#305;&#287;&#305; toplamaya muvaffak oldu.
Bu ordu ile Hindiku&#351; Da&#287;lar&#305;n&#305; a&#351;arak Afganistan’&#305;n merkezi olan Kabil &#351;ehrini zaptetti. Art&#305;k, Hindistan’&#305;n kap&#305;s&#305;nda karargah&#305;n&#305; kurmu&#351; bulunuyordu. Saka T&#252;rkleri, Hun T&#252;rkleri, Gazneli T&#252;rkler ve hatta Timurlenk bu noktadan ge&#231;erek Hindistan’&#305; istila etmi&#351;lerdi. Bab&#252;r’&#252;n talihine yeni bir g&#252;ne&#351;in do&#287;ma zaman&#305; yakla&#351;m&#305;&#351;t&#305;. Kabil’de kendisini &#351;ah olarak ilan etti. Bu s&#305;ralarda da en b&#252;y&#252;k d&#252;&#351;man&#305; olan &#350;eyban&#238; de, d&#252;&#351;manlar&#305; taraf&#305;ndan &#246;ld&#252;r&#252;lm&#252;&#351;t&#252;. B&#246;ylece Hindistan seferi haz&#305;rl&#305;klar&#305;na ba&#351;lamak i&#231;in en &#246;nemli engel ortadan kalkm&#305;&#351; oluyordu.

O zamanlar Hindistan’&#305;n Pencap valisi bulunan Devlet Han, Hindistan’&#305;n Delhi h&#252;k&#252;mdarlar&#305;ndan Sultan &#304;brahim ile bozu&#351;mu&#351; oldu&#287;undan Bab&#252;r &#350;ah’&#305;, Hind Seferine te&#351;vik etmekte idi.

Bunun &#252;zerine Bab&#252;r &#350;ah Delhi Sultan&#305;na, bu &#252;lkenin, atas&#305; Timurlenk’ten kendisine miras kald&#305;&#287;&#305;n&#305; bildirdi. Bu haber Sultan &#304;brahim’e ula&#351;t&#305;r&#305;ld&#305;&#287;&#305; s&#305;ralarda Bab&#252;r &#350;ah, Hindistan’a sefer yapacak olan ordusunu da haz&#305;rlam&#305;&#351; bulunuyordu. Ordusunda kuvvetli bir de top&#231;u bataryas&#305; vard&#305;. Kuvvetleri 13,000 ki&#351;iyi bulmu&#351;tu. Hindistan H&#252;k&#252;mdar&#305; Sultan &#304;brahim’in ordusu ise 100,000 ki&#351;i idi. Hind ordusunda 1000 kadar da fil bulunmaktayd&#305;. T&#252;rk ordusu Hayber ge&#231;idini a&#351;arak Hindistan’&#305;n Pencap b&#246;lgesine girdi. T&#252;rk askerleri, atalar&#305; gibi &#231;elik mi&#287;fer ve elbiseler giyinmi&#351;, vakurane bir surette, efsaneler diyar&#305; olan Hindistan i&#231;lerine do&#287;ru ilerliyorlard&#305;. T&#252;rklerin Sind nehri boylar&#305;ndan ilerlemekte oldu&#287;unu haber alan Sultan &#304;brahim, ordusunun ba&#351;&#305;na ge&#231;ti.
&#304;ki taraf kuvvetleri, Hindistan’&#305;n Panipat mevkiinde kar&#351;&#305;la&#351;t&#305;lar.

Bab&#252;r &#350;ah; uzun hortumlu, dev c&#252;sseli fillerin a&#287;&#305;r a&#287;&#305;r &#252;zerlerine geldiklerini g&#246;r&#252;nce, bu a&#287;&#305;r kuvvetlere mukavemet i&#231;in ordusunun, &#246;n&#252;ne bir&#231;ok arabalar dizdirip bunlar&#305; zincirlerle birbirine ba&#287;lad&#305;. Aralar&#305;na da toplar&#305; yerle&#351;tirdi. B&#246;ylece iki ordu 21 Nisan 1526 tarihinde kanl&#305; bir sava&#351;a giri&#351;tiler. K&#305;l&#305;&#231;lar oynuyor, kalkanlar ses veriyor, T&#252;rklerin y&#305;ld&#305;r&#305;m&#305; and&#305;ran naralar&#305; Hindistan semas&#305;na y&#252;kseliyordu. Bu yi&#287;it sipahilerin &#246;n&#252;nde durmak ne m&#252;mk&#252;nd&#252;. K&#305;sa bir zaman i&#231;inde Hind kuvvetleri birbirine kar&#305;&#351;t&#305;. 25,000 &#246;l&#252; verdiren T&#252;rk askerleri bu sava&#351;tan muzaffer olarak &#231;&#305;kt&#305;lar. T&#252;rk s&#252;varileri ka&#231;anlar&#305; kovalayarak Delhi &#351;ehrine girdi. Ayn&#305; y&#305;l i&#231;inde Osmanl&#305; T&#252;rkleri de Moha&#231; Meydan Muharebesini kazanarak b&#252;t&#252;n Macaristan’&#305; fethetmi&#351;lerdi.
Bab&#252;r &#350;ah, Hind’in b&#252;y&#252;k &#351;ehirlerinden olan Delhi’ye girdi&#287;i zaman &#351;ehirde bulanan Ulu Cami’de cemaatla birlikte namaz k&#305;ld&#305;. Kendisini Hind Padi&#351;ah&#305; olarak ilan ettiler. Bab&#252;r’&#252;n o&#287;lu Humayun da &#246;nc&#252; kuvvetlerle ilerleyerek Hind’in me&#351;hur bir &#351;ehri olan A&#287;ra’y&#305; zaptetmi&#351;ti. Humayun, Sultan &#304;brahim’in A&#287;ra’da bir eve s&#305;&#287;&#305;nm&#305;&#351; olan ailesini esir ald&#305;. Bunlara fazlas&#305;yla sayg&#305; g&#246;sterdi&#287;inden Sultan &#304;brahim’in e&#351;i, b&#252;t&#252;n m&#252;cevherlerini Humayun’a hediye etti. Bu m&#252;cevherler i&#231;inde bir tek ta&#351; p&#305;rlanta vard&#305; ki bu p&#305;rlanta Hind T&#252;rk padi&#351;ahlar&#305;n&#305;n giydi&#287;i taca konuldu. Bu p&#305;rlantaya Avrupal&#305; kuyumcular 880,000 &#304;ngiliz liras&#305; k&#305;ymet takdir etmi&#351;lerdi. Bab&#252;r &#350;ah’&#305;n eline Hindistan’&#305;n hadsiz hesaps&#305;z servetleri ge&#231;ti. Fakat g&#246;z&#252; pek tok olan Bab&#252;r &#350;ah, b&#252;t&#252;n bu hazineleri askerlerine da&#287;&#305;tt&#305;.

O zamanlar Hindistan’da bir &#231;ok M&#252;sl&#252;man Hint racalar&#305; h&#252;k&#252;met s&#252;rmekte idiler. T&#252;rkler bu racalar&#305; teker teker kendi hakimiyetleri alt&#305;na alarak ilk defa Hindistan’&#305;n birli&#287;ini temin ettiler. Bu racalarla m&#252;cadele tam be&#351; y&#305;l s&#252;rm&#252;&#351;t&#252;. Bab&#252;r &#350;ah, bu zaferleri neticesinde, Hint-T&#252;rk &#304;mparatorlu&#287;u’nu kurmaya muvaffak oldu.

Bab&#252;r &#350;ah iyi ruhlu c&#246;mert ve adaleti sever bir T&#252;rk h&#252;k&#252;mdar&#305; idi. Devlet kuruculukta m&#252;stesna bir zekaya sahip olan T&#252;rkler, Hindistan’da da kuvvetli bir devlet te&#351;kilat&#305; kurdular. Hakimiyetlerine ald&#305;klar&#305; &#231;e&#351;itli kavimlerin vicdan ve h&#252;rriyetlerine b&#252;y&#252;k sayg&#305; g&#246;sterdiler. Hindistanl&#305;lar dinlerinde ve adetlerinde serbest b&#305;rak&#305;ld&#305;. Hindistan’&#305;n her buca&#287;&#305;nda T&#252;rk kanunlar&#305; hakim oldu&#287;undan halk saadete eri&#351;ti. Bunun neticesi iktisadi hayatta bir faaliyet g&#246;r&#252;ld&#252;.

T&#252;rkler zaman&#305;nda Hindistan’da &#231;ok kuvvetli bir medeniyet meydana geldi. Hindistan’&#305;n her taraf&#305;, imar edilerek mermerden saraylar, camiler, k&#246;pr&#252;ler ve bir&#231;ok hay&#305;r m&#252;esseseleri meydana getirildi. Hint’in her taraf&#305;na yollar a&#231;&#305;ld&#305;. Benares, A&#287;ra, Delhi &#351;ehirleri cihan&#305;n en g&#252;zel sanat eserleriyle dolup ta&#351;t&#305;. Mimar Sinan’&#305;n kalfalar&#305; Hindistan’a gelerek bir&#231;ok abideler meydana getirdiler. Bab&#252;r &#350;ah’tan sonra gelen T&#252;rk h&#252;k&#252;mdarlar&#305; zaman&#305;nda yap&#305;lan Ta&#231; Mahal T&#252;rbesi, H&#252;mayun T&#252;rbesi, T&#252;rk Sultan&#305; denilen be&#351; katl&#305; Saray ve &#304;nci Camii, Hindistan’&#305;n en b&#252;y&#252;k sanat eserleri aras&#305;ndad&#305;r.

Bab&#252;r &#350;ah, 26 Aral&#305;k 1530 tarihinde Agra’da &#246;lm&#252;&#351; ve cenazesi sonradan K&#226;bil’e g&#246;t&#252;r&#252;lerek &#351;ehir d&#305;&#351;&#305;nda m&#252;kemmel bir t&#252;rbeye g&#246;m&#252;lm&#252;&#351;t&#252;r.
Bab&#252;rn&#226;me ad&#305;yla &#199;a&#287;atay T&#252;rk&#231;e’si ile hat&#305;ralar&#305;n&#305; yazd&#305;&#287;&#305; eser, Abdurrahman Han taraf&#305;ndan Fars&#231;a’ya ve Pavet de Courteille taraf&#305;ndan da &#304;ngilizce’ye &#231;evrilmi&#351;tir. Bundan ba&#351;ka T&#252;rk&#231;e ve Fars&#231;a &#351;iirleri, bir aruz risalesi, M&#252;b&#238;n veya M&#252;beyyen adl&#305; manzum bir f&#305;k&#305;h kitab&#305; da vard&#305;r.

Kurdu&#287;u, b&#252;y&#252;k devlet ise 1858 y&#305;l&#305;nda &#304;ngilizlerin Hindistan’&#305; istilas&#305; ile sona erdi. Ayn&#305; topraklar &#252;zerinde bug&#252;n, karde&#351; Pakistan ve Hindistan hakimiyeti devam etmektedir.

Bab&#252;rname:

B&#252;y&#252;k bir fikir adam&#305;, edip ve &#351;air de oldu&#287;u bilinen Bab&#252;r &#350;ah, g&#252;zel sanatlar&#305;n her dal&#305;na ilgi g&#246;stermi&#351; ve bu dallarda ba&#351;ar&#305;l&#305; olmu&#351;tur. G&#252;zel yaz&#305; yazar, beste yapar, saz &#231;alard&#305;. Hatta Bab&#252;r Hatt&#305; (Hatt-&#305; Bab&#252;r&#238;) diye bilinen bir yaz&#305; &#231;e&#351;idi de icat etmi&#351;ti.

Bab&#252;r'&#252;n Hanef&#238; f&#305;kh&#305;na ait M&#252;beyyen isimli bir mesnevisi, t&#252;r &#351;airlerinin aruzla yazd&#305;&#287;&#305; &#351;iirleri hakk&#305;nda da bilgi veren Aruz Risalesi, &#231;e&#351;itli &#351;iirlerini toplad&#305;&#287;&#305; bir "divan"&#305; vard&#305;r. Fakat Bab&#252;r'&#252;n as&#305;l e&#351;siz eseri "Bab&#252;rname" olarak an&#305;lan b&#252;y&#252;k seyahat ve hat&#305;rat kitab&#305;d&#305;r. &#199;a&#287;atay leh&#231;esiyle (Orta Asya T&#252;rk&#231;esiyle) yaz&#305;lan bu eserde Bab&#252;r, gezip g&#246;rd&#252;&#287;&#252; yerleri, b&#252;t&#252;n &#246;zellikleriyle, oralarda ya&#351;ayanlar&#305;n adet, gelenek, duygu ve d&#252;&#351;&#252;nceleriyle, &#231;ok ak&#305;c&#305; ve tabii bir &#252;slupla tan&#305;tm&#305;&#351;t&#305;r. &#304;yi ve k&#246;t&#252; taraflar&#305;n&#305; sebep oldu&#287;u mutluluk ve mutsuzluklar&#305;, kendi &#231;a&#287;&#305;n&#305;n tarih&#238; ger&#231;eklerini &#231;ok samimi, &#231;ok g&#252;zel bir &#351;ekilde anlatm&#305;&#351;t&#305;r. Eser 16.yy'&#305;n ilk yar&#305;s&#305;nda tamamlanm&#305;&#351;t&#305;r.

Edebiyat&#231;&#305;lar&#305;m&#305;z ve tarih&#231;ilerimiz bu eseri, lisan&#305;ndaki tabi g&#252;zellik dolay&#305;s&#305;yla "yaln&#305;z Orta Asya T&#252;rk&#231;esinin de&#287;il, b&#252;t&#252;n T&#252;rk edebiyat&#305;n&#305;n en g&#252;zel mensur eserleri aras&#305;nda" sayar. Baz&#305;lar da " T&#252;rk tarihinin b&#252;t&#252;n zamanlar&#305;n&#305;n en de&#287;erli hat&#305;rat eseri" olarak g&#246;sterirler.

Bir&#231;ok yabanc&#305; dile &#231;evrilen bu eser g&#252;n&#252;m&#252;z T&#252;rk&#231;e'sine Prof. Dr. Re&#351;it Rahmeti Arat taraf&#305;ndan terc&#252;me edilmi&#351;tir. &#304;lk defa 1943 ve 1946 y&#305;llar&#305;nda T&#252;rk Tarih Kurumu taraf&#305;ndan iki cilt olarak, 1970 y&#305;l&#305;nda Milli E&#287;itim Bakanl&#305;&#287;&#305; 1000 temel Eser dizisinden &#252;&#231; cilt olarak (toplam 630 sayfa) bas&#305;lm&#305;&#351;t&#305;r.

Bu kaynak Babur’un bizzat kaleme ald&#305;&#287;&#305; ve &#304;slam edebiyat&#305;nda hat&#305;rat t&#252;r&#252;n&#252;n ilk &#246;rne&#287;i olan kendi koydu&#287;u ad&#305;yla Vekayi, daha sonra yayg&#305;n kabul g&#246;ren ad&#305;yla ‘Baburn&#226;me’dir.

Ki&#351;isel hayat&#305;n&#305;, yapt&#305;&#287;&#305; sava&#351;lar, g&#246;rd&#252;&#287;&#252; yerler ve telkinler ve sevin&#231;lerin ayr&#305;nt&#305;l&#305; tasviriyle birlikte samimi ve teferruatl&#305; bir bi&#231;imde sunar bu hat&#305;ratta.

‘Baburn&#226;me’ d&#252;nya literat&#252;r&#252;nde Augustinus’un &#304;tiraflar&#305;’yla yan yana an&#305;lan, “tarih”ten ziyade hayat&#305; kaydetme &#231;abas&#305; olan ve on be&#351;inci y&#252;zy&#305;l sonu on alt&#305;nc&#305; y&#252;zy&#305;l ba&#351;&#305;nda ya&#351;ad&#305;&#287;&#305; co&#287;rafyada hayat&#305;n nas&#305;l oldu&#287;una dair canl&#305; ve keyif veren bir eserdir.

BABURNAMEN&#304;N &#304;&#199;ER&#304;&#286;&#304; –KONULARI- &#214;ZELL&#304;KLER&#304;

Baburname; tarih, edebiyat, co&#287;rafya, folklor, etnografya, botanik gibi bilimlerin u&#287;ra&#351;&#305; alanlar&#305;na giren bilgilerin i&#231;inde anlat&#305;ld&#305;&#287;&#305; bir kitap oldu&#287;u gibi gezilip g&#246;r&#252;len yerlerin faunas&#305;n&#305; ve yaban hayat&#305;n&#305; g&#246;zler &#246;n&#252;ne seren, derin g&#246;zlem ve tecr&#252;beye dayanan bilgilerle te&#231;hiz edilmi&#351; bir zooloji kitab&#305; da say&#305;l&#305;r.

Babur’un T&#252;rkistan’da, Pakistan’da, Afganistan’da ve Hindistan’da, hemen hemen gitti&#287;i her b&#246;lgede, o b&#246;lgelere mahsus hayvanlar&#305; inceleyerek ve g&#246;zlemleyerek onlar hakk&#305;nda geni&#351; bilgi sahibi olmaya &#231;al&#305;&#351;t&#305;&#287;&#305; anla&#351;&#305;lmaktad&#305;r. Babur’un hayvanlar hakk&#305;nda elde etti&#287;i bilgileri kendi hayat&#305;n&#305;n bir tarihi olan h&#226;t&#305;rat&#305;nda yazmas&#305;, onun hayvanlara kar&#351;&#305; &#246;zel ilgisinin ispat&#305; oldu&#287;u gibi y&#252;ksek T&#252;rk k&#252;lt&#252;r&#252;n&#252;n derin ve b&#252;y&#252;k ge&#231;mi&#351;inden gelen mitolojik ve folklorik izleri yans&#305;tmas&#305; bak&#305;m&#305;ndan da &#246;nemlidir. T&#252;rkl&#252;&#287;&#252;n karakterinde ve ya&#351;am bi&#231;iminde, do&#287;an&#305;n ve do&#287;aya mahsus her unsurun &#246;nemli bir yeri vard&#305;r. T&#252;rklerin do&#287;an&#305;n ayr&#305;lmaz par&#231;as&#305; olan hayvanlar&#305; birer k&#252;lt&#252;rel ve folklorik motif olarak milli yarat&#305;c&#305;l&#305;&#287;&#305;n&#305;n timsali olan her esere i&#351;ledi&#287;i g&#246;r&#252;l&#252;r.

T&#252;rk tarihinin en &#246;nemli &#351;ahsiyetlerinden biri olan Babur, b&#252;y&#252;k bir h&#252;k&#252;mdar olmas&#305;n&#305;n yan&#305;nda bir do&#287;a adam&#305;d&#305;r. T&#252;rk ya&#351;ant&#305;s&#305;n&#305;n mek&#226;n&#305; olan do&#287;ay&#305; ve do&#287;an&#305;n ayr&#305;lmaz par&#231;as&#305; olan hayvanlar&#305;, kendi hayat&#305;n&#305;n bir tarihi olan h&#226;t&#305;rat&#305;nda anlatarak yazd&#305;klar&#305;n&#305; s&#252;slemi&#351; ve &#246;z dilinin nak&#305;&#351;lar&#305;n&#305; bir nakka&#351; hassasiyetiyle kullanarak, mensubu oldu&#287;u k&#252;lt&#252;r&#252;n sanat &#351;uurunda as&#305;rlar boyunca ta&#351;&#305;d&#305;&#287;&#305; tabiat motiflerini kaleminden &#231;&#305;kan renkli tasvirlerin par&#305;lt&#305;s&#305;yla eserine i&#351;lemi&#351;tir. &#304;&#351;te bu n&#252;yle Baburname, ara&#351;t&#305;r&#305;lmaya muhta&#231; bir k&#252;lt&#252;r hazinesidir.

Babur, Haydar&#226;bad n&#252;shas&#305;ndaki s&#305;ralan&#305;&#351;a g&#246;re, 1493-1503 y&#305;llar&#305;nda ge&#231;en hadiselerin anlat&#305;ld&#305;&#287;&#305; 1b-120a numaral&#305; sayfalarda, Fergana ve Mavera&#252;nnehr b&#246;lgesinin; 1504-1520 y&#305;llar&#305;nda ge&#231;en hadiselerin anlat&#305;ld&#305;&#287;&#305; 120b-251b numaral&#305; sayfalarda, K&#226;bil ve civar&#305;ndaki b&#246;lgelerin; 1525-1530 y&#305;llar&#305; aras&#305;nda ge&#231;en hadiselerin anlat&#305;ld&#305;&#287;&#305; 252b-382a numaral&#305; sayfalarda ise Hint co&#287;rafyas&#305;n&#305;n zoolojik yap&#305;s&#305;ndan s&#246;z etmi&#351;, g&#246;zlemledi&#287;i ve &#246;zel bir dikkatle inceledi&#287;i baz&#305; hayvanlardan bahsetmi&#351;tir.

Fergana’dan K&#226;bil’e, M&#226;vera&#252;nnehr’den Hindistan’a kadar uzanan pek &#231;ok b&#246;lgede, bir sava&#351;&#231;&#305; ve bir k&#252;lt&#252;r adam&#305; kimli&#287;iyle dola&#351;an Babur, T&#252;rkistan co&#287;rafyas&#305;ndan T&#252;rklerin hi&#231; de iklimine al&#305;&#351;&#305;k olmad&#305;klar&#305; Hindistan co&#287;rafyas&#305;na y&#246;neldi&#287;i y&#305;llarda, &#252;zerinde as&#305;rlarca s&#252;recek bir imparatorluk kurdu&#287;u Hint co&#287;rafyas&#305;n&#305;, Hint k&#252;lt&#252;r&#252; ve Hint sosyo-ekonomik yap&#305;s&#305; ile beraber iyi bir &#351;ekilde tan&#305;maya b&#252;y&#252;k gayret g&#246;stermi&#351; ve bilhassa bu &#252;lkeye mahsus hayvanlar ile gayet yak&#305;ndan ilgilenmi&#351;, h&#226;t&#305;rat&#305;n&#305; onlar&#305;n tavsif ve tasnifi i&#231;in adeta vas&#305;ta k&#305;lm&#305;&#351;t&#305;r.

T&#252;rk ya&#351;ant&#305;s&#305;n&#305;n vazge&#231;ilmez bir u&#287;ra&#351;&#305;s&#305; olan avc&#305;l&#305;&#287;&#305;n Baburname’de &#231;ok &#246;nemli ve &#246;zel bir yeri vard&#305;r. &#199;ok canl&#305; bir dille anlat&#305;lan olduk&#231;a hareketli av tasvirleri g&#246;ze &#231;arpmaktad&#305;r. 253b’de anlat&#305;lan g&#252;rk av&#305; ve 204a’da anlat&#305;lan kulan av&#305; buna &#246;rnek g&#246;sterilebilir. Baburname’de av teknikleri hususunda da &#246;nemli bilgiler verilmi&#351; ve &#246;zellikle ku&#351;, bal&#305;k ve geyik avlamada kullan&#305;lan teknikler anlat&#305;lm&#305;&#351;t&#305;r.

Bununla beraber e&#287;itilmi&#351; y&#305;rt&#305;c&#305; ku&#351;lar&#305;n sadece avlanmakta de&#287;il, haber almada ve bilhassa d&#252;&#351;mana muht&#305;ra vermek maksad&#305;yla kullan&#305;ld&#305;&#287;&#305; da Baburname’de belirtilmektedir. 226b’de, T&#252;rk k&#252;lt&#252;r&#252;nde y&#305;rt&#305;c&#305; ku&#351;lar&#305;n ta&#351;&#305;d&#305;&#287;&#305; manay&#305; yans&#305;tan olduk&#231;a &#246;nemli bir ibare vard&#305;r: T&#252;rk hakanlar&#305; kendilerine ait kabul ettikleri topraklar&#305; i&#351;gale yeltenen d&#252;&#351;manlara, kendi g&#252;&#231;lerinin bir simgesi olarak e&#287;itilmi&#351; y&#305;rt&#305;c&#305; ku&#351;lar&#305; g&#246;ndererek kesin uyar&#305; veriyorlard&#305;. T&#252;rk hakanlar&#305;n&#305;n kendilerine g&#252;&#231;l&#252; hayvan adlar&#305;n&#305; takarak g&#252;&#231;lerini sembolize ettikleri bilinir. Bu adlar i&#231;inde c&#252;sseli yahut karasal y&#305;rt&#305;c&#305; hayvan adlar&#305; ve y&#305;rt&#305;c&#305; ku&#351; adlar&#305;25 bulunmaktad&#305;r (Bugra [erkek deve], Buka [bo&#287;a], Arslan, Bars [panter], Babur [bir t&#252;r kaplan], B&#252;ke [bir t&#252;r b&#252;y&#252;k y&#305;lan], B&#246;ri [kurt], Togan [do&#287;an], Tugrul [bir t&#252;r do&#287;an],

T&#220;RK D&#304;L&#304; VE K&#220;LT&#220;R&#220; A&#199;ISINDAN BABURNAME’DE AVCILIK, Mehmet Turgut BERBERCAN, &#304;stanbul Arel &#220;niversitesi Fen-Edebiyat Fak&#252;ltesi T&#252;rk Dili ve Edebiyat&#305; B&#246;l. &#214;&#287;rt. G&#246;r., A. &#220;. T&#252;rkiyat Ara&#351;t&#305;rmalar&#305; Enstit&#252;s&#252; Dergisi [TAED] 42, ERZURUM 2010, 125-145, 11-32

BAB&#220;RNAMEDEN &#214;RNEKLER

“Dileklerim do&#287;rultusunda mektuplar yaz&#305;yorsun, ama yazd&#305;ktan sonra bunlar&#305; bir kez daha okumuyorsun. Zira, okumay&#305; d&#252;&#351;&#252;nse idin, okunamaz olduklar&#305;n&#305; g&#246;recek idin. Ve okuduktan sonra elbette d&#252;zeltecek idin. Yaz&#305;lar&#305;n, zorlukla okunduklaran&#305;n yan&#305;s&#305;ra bilmece gibi kal&#305;yorlar. Nesrin, bilmece olacak &#351;ekilde tasarland&#305;&#287;&#305; hi&#231; g&#246;r&#252;lm&#252;&#351; m&#252;d&#252;r? &#304;mlan fena de&#287;il, ama tam do&#287;ru da de&#287;il. El yaz&#305;n bir &#351;ekilde &#231;&#246;z&#252;lebiliniyor, &#304;ltifat’&#305; ta ile yazm&#305;&#351;s&#305;n; kulun&#231;'u da ya ile yazm&#305;&#351;s&#305;n, ama b&#252;t&#252;n bu senin bilmece gibi s&#246;zc&#252;klerinle tamamen anlam da verilemiyor, mektup yazmaktaki zorlanmalar&#305;n&#305; galiba, fazla g&#246;steri&#351;li yazmaya &#231;al&#305;&#351;mana ba&#287;lamak gerekiyor. Bundan sonra basit, a&#231;&#305;k ve sade &#252;slupla yaz. Bu, hem senin ve hem de okurunun zahmetlerini azaltacakt&#305;r.”

BAB&#220;R &#350;AHTAN B&#304;R &#350;&#304;&#304;R

Can&#305;mdan ba&#351;ka y&#226;r-&#305; vefad&#226;r bulmad&#305;m
G&#246;nl&#252;mden ba&#351;ka mahrem-i esr&#226;r bulmad&#305;m
Can&#305;m kadar ba&#351;ka dil-i efk&#226;r g&#246;rmedim
G&#246;nl&#252;m gibi g&#246;nl&#252; girift&#226;r g&#246;rmedim
Bir rubaisinde de &#351;&#246;yle diyor:
A&#351;k&#305;nla g&#246;n&#252;l harapt&#305;r ben ne ideyim
Hicrinle g&#246;z&#252;m p&#252;r &#226;bd&#305;r ben ne ideyim
Cismim b&#252;k&#252;lm&#252;&#351;t&#252;r ben ne ideyim
Can&#305;mda &#231;ok &#305;st&#305;rap vard&#305;r ben ne ideyim.
<div align="center">
Óâàæàåìûé ïîëüçîâàòåëü, âàì íåîáõîäèìî çàðåãèñòðèðîâàòüñÿ, ÷òîáû ïîñìîòðåòü ñêðûòûé òåêñò!
Óâàæàåìûé ïîëüçîâàòåëü, âàì íåîáõîäèìî çàðåãèñòðèðîâàòüñÿ, ÷òîáû ïîñìîòðåòü ñêðûòûé òåêñò!
Óâàæàåìûé ïîëüçîâàòåëü, âàì íåîáõîäèìî çàðåãèñòðèðîâàòüñÿ, ÷òîáû ïîñìîòðåòü ñêðûòûé òåêñò!
</div>

Ïîäåëèòåñü çàïèñüþ â ñîöñåòÿõ ñ ïîìîùüþ êíîïîê:

Ïðîñìîòðîâ: 2800
Ðåéòèíã:
  • 5