Bir Zamanlar Istanbul

24.04.13 | yabgu

http//photoload.ru/data/fb/6c/40/fb6c4059144a90dd07315ca00c5512cb.jpg


<b>Bir Zamanlar &#304;stanbul (Orijinal ad&#305;: On&#252;&#231;&#252;nc&#252; Asr&#305; Hicride &#304;stanbul Hayat&#305;).</b>
Author: Bal&#305;khane Naz&#305;r&#305; Ali R&#305;za Bey
Translator & &#199;eviren: Niyazi Ahmet Bano&#287;lu
Publisher: Terc&#252;man 1001 Temel Eser
Publication date: 1997
Number of pages: 442
Format / Quality: PDF
Size: 40,5 Mb
Language: Turkish

Цитата:
Orijinal ad&#305;: On&#252;&#231;&#252;nc&#252; Asr&#305; Hicride &#304;stanbul Hayat&#305;

Ge&#231;ti&#287;imiz hafta ikinci el kitaplar satan bir kitap&#231;&#305;n&#305;n &#246;n&#252;nden ge&#231;erken durdum ve her zaman yapt&#305;&#287;&#305;m gibi neler var neler yokbak&#305;nmaya ba&#351;lad&#305;m. Daha &#246;nceden de ismini duydu&#287;um "Bir Zamanlar &#304;stanbul" adl&#305; kitab&#305; g&#246;r&#252;nce teredd&#252;t etmeden sat&#305;n ald&#305;m. Bal&#305;khane Naz&#305;r&#305; Ali R&#305;za Bey taraf&#305;ndan yaz&#305;lm&#305;&#351; bu kitap Terc&#252;man yay&#305;nlar&#305;ndan &#231;&#305;km&#305;&#351;. 1001 Temel Eser serisi i&#231;erisinde yay&#305;mlanm&#305;&#351;. Kitab&#305;n benden &#246;nceki sahibinin bu kitab&#305; 1986 y&#305;l&#305;nda sat&#305;n ald&#305;&#287;&#305; ilk sayfan&#305;n &#252;zerine el yaz&#305;s&#305; ile not d&#252;&#351;&#252;lm&#252;&#351;. "1986 - Mart"... ama eserin kendisi bask&#305;s&#305; kadar yeni de&#287;il: Eser Ali R&#305;za Bey taraf&#305;ndan "On&#252;&#231;&#252;nc&#252; Asr&#305; Hicride &#304;stanbul Hayat&#305;" ba&#351;l&#305;&#287;&#305;yla 1922 y&#305;l&#305;nda Peyam Sabah ve Alemdar Gazetelerinde eski harflerle yay&#305;mlanm&#305;&#351;. Niyazi Ahmet Bano&#287;lu ise bu eseri kitap haline getirmi&#351; ve yay&#305;na haz&#305;rlam&#305;&#351;t&#305;r. Bununla birlikte kitab&#305;n ne &#246;n sayfas&#305;nda ne da ba&#351;ka herhangi bir yerinde bas&#305;m y&#305;l&#305;n&#305; bulamad&#305;m. O y&#305;llarda pek al&#305;&#351;kanl&#305;k de&#287;ildi herhalde...

"Bir Zamanlar &#304;stanbul" bir nevi tarih kitab&#305;, ancak sosyal hayat&#305; ya&#351;ayanlar taraf&#305;ndan, eskinin gelece&#287;e aktar&#305;lmak &#231;abas&#305;yla ve tamamen toplumsal bir sorumluluk bilinciyle haz&#305;rlanm&#305;&#351; sosyal bir tarih kitab&#305;. ("Sosyal tarih" kavram&#305; ne kadar do&#287;rudur bilinmez ama kitap nedense bende bu tarz bir ifade kurma iste&#287;i yaratt&#305;.) Tercuman yay&#305;nlar&#305; da kitab&#305;n ik sayfas&#305;na &#351;&#246;yle bir ba&#351;l&#305;k atm&#305;&#351;:
"Eski Adetler - E&#287;lenceler - Sosyal Hayat - Esnaf Kurulu&#351;lar&#305; - B&#252;t&#252;n Y&#246;nler ile Bir Zamanlar &#304;stanbul".

Ger&#231;ekten de kitab&#305; okumaya ba&#351;lad&#305;ktan sonra g&#246;rd&#252;m ki kitab&#305;n i&#231;erisinde yok yok: &#231;ocuklar&#305;n sokak e&#287;lencelerinden, &#304;stanbul'un kahvehanelerine, lohusal&#305;k adetlerinden berdu&#351;lara, ramazan e&#287;lencelerinden &#304;stanbul'un gezme yerlerine, gelin kaynana ili&#351;kilerinden, padi&#351;ah tebaa ili&#351;kilerine her&#351;eye yer vermi&#351; Ali R&#305;za Bey.

Ali R&#305;za Bey'in anlat&#305;m&#305;nda yer yer "Evliya &#199;elebi" havas&#305; hakim olurken yer yer de tam bir tarih&#231;i edas&#305; g&#246;ze &#231;arp&#305;yor. Zaman zaman tek bir &#246;rnek &#252;zerinden genelleme yap&#305;l&#305;rken zaman zaman da tamam&#305;yla soyut anlat&#305;mlar&#305; ye&#287;liyor Ali R&#305;za Bey.

Eser i&#231;erisindeki kara kalem &#231;izimler ise ger&#231;ekten b&#252;y&#252;leyici. Asl&#305;n&#305; sorarsan&#305;z, eski kitap kokusu, bir zamanlar &#304;stanbul adetleri ve bu &#231;izimler okuyucuyu g&#252;n&#252;m&#252;z ya&#351;ant&#305;s&#305;ndan bir s&#252;reli&#287;ine de olsa kopar&#305;p al&#305;yor. &#214;zellikle de &#351;ehrin her ge&#231;en g&#252;n insan&#305; yuttu&#287;u, y&#252;kselen beton duvarlar&#305;n sosyal bir hayvan olan insan o&#287;lunun sosyalli&#287;ini de elinden alarak bir hilkat garibesine &#231;evirdi&#287;i &#351;u g&#252;nlerde, eskiden &#351;ehir hayat&#305;n&#305;n ne denli s&#305;cak oldu&#287;unu hat&#305;rlamak ve i&#231;imizin bir nebze de olsa &#305;s&#305;nd&#305;&#287;&#305;n&#305; hissetmek ger&#231;ekten mutluluk verici oluyor bu kitapla.

Eserden bir k&#305;sm&#305; al&#305;nt&#305; yaparak eserin i&#231;eri&#287;ine dair bir fikir vermek de isterim:

&#304;stanbul Gezi Yerleri adl&#305; b&#246;l&#252;mden bir al&#305;nt&#305;:
"Ka&#287;&#305;thanenin ra&#287;bette oldu&#287;u y&#305;llarda hepimiz adeta bir kervan halinde bir araya gelirdik. Ve, s&#252;varioca&#287;&#305; yolda&#351;lar&#305;ndan bir a&#287;a &#231;a&#287;&#305;rarak kervan&#305;m&#305;za rehberlik ettirirdik. Yolda gerekli g&#246;rd&#252;&#287;&#252;m&#252;z yerlerde yemek yer ve dinlenirdik. B&#246;ylece e&#287;lenceli bir yolculuk yapard&#305;k. B&#252;y&#252;kdere yoluyla d&#246;n&#252;ld&#252;&#287;&#252; y&#305;llarda &#231;ay&#305;r&#305;n sahil boyunda bulunan seddin &#252;zerinden yemekler yer, sonra tekrar arabalara binerdik.
Yolda z&#252;mr&#252;t gibi &#231;imenler, sar&#305;, mor ve pembe &#231;i&#231;eklerin &#231;ekicili&#287;i, bir tarafta da g&#246;klere y&#252;kselen orman a&#287;a&#231;lar&#305;n&#305;n taze yapraklar&#305; aras&#305;nda b&#252;lb&#252;llerin uzun demler &#231;eken derin na&#287;meleri hepimizi mest ve hayran ederdi.
...
Ge&#231;mi&#351; zaman olur ki bir hayali cihan de&#287;er."

&#304;stanbul Esnaflar&#305; adl&#305; b&#246;l&#252;mden bir al&#305;nt&#305;:

"Kavaslar&#305;n okuyup yazmas&#305; olmad&#305;&#287;&#305;ndan esnaf&#305;n kabahatleri kavaslar&#305;n verdikleri bilgi &#252;zerine tomruk katipleri taraf&#305;ndan birer ka&#287;&#305;da yaz&#305;l&#305;rd&#305;. ikinci g&#252;n&#252; Belediye Reisi H&#252;seyin Bey d&#246;rt &#231;ifte kay&#305;&#287;&#305;yle gelip k&#246;pr&#252; ba&#351;&#305;ndaki iskelesine &#231;&#305;kard&#305;. (Eskiden Emanet Dairesi k&#246;pr&#252; ba&#351;&#305;nda oldu&#287;u i&#231;in bu yere de Emin&#246;n&#252; denmi&#351;ti.) &#304;skeleden dairenin kap&#305;s&#305;na kadar iki dizilmi&#351; kavaslar&#305;n aras&#305;ndan sa&#287;a sola selam vererek ge&#231;en H&#252;seyin Bey, alt katta, konulan koltuk sandalyesine otururdu. Esnaf kalemi memurlar&#305; , kavasba&#351;&#305; ve maiyeti kar&#351;&#305;s&#305;nda el pen&#231;e divan dururlard&#305;. H&#252;seyin Bey'in i&#351;areti &#252;zerine ka&#287;&#305;t okunmaya ba&#351;lan&#305;rd&#305;. (K&#246;fteci H&#252;seyin, &#252;z&#252;m&#252;n okkas&#305;n&#305; narhtan be&#351; paradan fazla satm&#305;&#351;.) deniz, &#350;ehremini Bey (be&#351; g&#252;n) emrini verir, kavaslardan biri herifi tuttu&#287;u gibi hapse atard&#305;... &#350;ayet ceza g&#246;renlerden biri cezaya itiraz edecek olursa ceza bir misli art&#305;r&#305;l&#305;rd&#305;. &#199;&#252;nk&#252; h&#252;k&#252;metin emrine kar&#351;&#305; gelmi&#351; say&#305;l&#305;rd&#305;."

Yukar&#305;daki al&#305;nt&#305;dan da anla&#351;&#305;l&#305;yor ki insan&#305;m&#305;z y&#305;llarca devleti ve onun y&#252;r&#252;tme organ&#305; taraf&#305;ndan y&#305;llard&#305;r ha&#351;ince cezaland&#305;rd&#305;&#287;&#305; ve sindirildi&#287;i i&#231;in g&#252;n&#252;m&#252;zde de &#246;zg&#252;r bilincin a&#231;&#305;&#287;a &#231;&#305;kmas&#305; pek g&#252;&#231; ve a&#287;&#305;r bir &#351;ekilde m&#252;mk&#252;n hale geliyor.

&#304;stanbul Sefilleri ve Kopuklar adl&#305; b&#246;l&#252;mden:

"&#304;&#351;siz g&#252;&#231;s&#252;z &#304;stanbul serserilerinin di&#287;er tabakalar&#305;n&#305; te&#351;kil edenler aras&#305;nda eski k&#252;lhanbeylerinin kar&#351;&#305;l&#305;&#287;&#305; olan ve sonralar&#305; "kopuk" ad&#305; verilen bir s&#252;r&#252; a&#351;a&#287;&#305;l&#305;k, terbiyesiz, ayak tak&#305;m&#305; kimseler t&#252;remi&#351;tir ki, bunlar&#305;n ya&#351;ay&#305;&#351;lar&#305; kayda de&#287;er."

Ne gariptir ki, bu s&#305;n&#305;f hala varl&#305;&#287;&#305;n&#305; devam ettirmektedir. Hatta &#351;unu &#231;ok rahatl&#305;kla s&#246;yleyebiliriz ki "kopuklar" insano&#287;lu varolduk&#231;a varolmaya devam edecektir. Nas&#305;l ki Osmanl&#305; d&#246;neminden beri konulan hi&#231;bir vergi kald&#305;r&#305;lmad&#305;ysa (en fazla ad&#305; de&#287;i&#351;tirilmi&#351;tir.), toplumumuzda t&#252;reyen serseri ve ayak tak&#305;m&#305; da bir kez t&#252;redi mi sonsuza kadar varl&#305;&#287;&#305;n&#305; s&#252;rd&#252;rmeye devam ediyor...

"Kopuklar mesleklerinde ad&#305; ve san&#305; olan ki&#351;ilerdir. Her birinin lakab&#305; vard&#305;r: "Kavanoz Mehmet", "Kampana Ahmet", "Seyrekbasan Osman", "&#304;skete Hakk&#305;", "Yumurta H&#252;seyin", "&#199;iroz &#304;zzet", "K&#305;r&#305;k Salih", "Palab&#305;y&#305;k Serkis", "Dertli &#350;evket", "Raconcu Cafer", &#199;&#305;plak &#304;stirati", "Parmaks&#305;z Yorgi", "K&#305;lefteci &#304;lya", "Kabakoz Dimitri" vs. gibi isimler..."

T&#252;t&#252;n, kahve ve enfiye &#304;stanbul'a ne zaman geldi adl&#305; b&#246;l&#252;mden:

Ali R&#305;za Bey "kahve"ye ili&#351;kin &#231;ok ho&#351; bir anektod anlatm&#305;&#351; ki, burada aktarmadan edemeyece&#287;im:

"Bir zamanlar &#304;ran &#350;airlerinden Hikmeti ad&#305;ndan bir zat bu kahvelerden birine gidip oturmu&#351;. Kahveci de usulen kahve pi&#351;irip getirmi&#351;.

- Kahve ruy-i siyah an&#305; i&#231;mez Hikmeti

Kahveci de hiddetlenerek o da &#351;aire &#351;u s&#246;zlerle kar&#351;&#305;l&#305;k vermi&#351;:

- Buna ehl-i irfan &#351;erbeti derler, i&#231; anas&#305;n&#305; ...di&#287;imin nikbeti."

Mahalle &#199;ocuklar&#305;n&#305;n Oyunlar&#305; adl&#305; b&#246;l&#252;mden:

"Eskiden &#304;stanbul’da alay alay mahalle &#231;ocuklar&#305;; cami avlular&#305;nda, yang&#305;n yerlerinde, mezarl&#305;k tarlalar&#305;nda, mahalle aralar&#305;nda k&#246;rebe, esir almaca, topa&#231; &#231;evirme, pilav pi&#351;ti, &#231;&#305;plak yavrum, kapamazs&#305;n, uzun e&#351;ek, ad&#305;m atlama, u&#231;urtma u&#231;urtma, birdir bir, a&#351;&#305;k atma, tahterevalli, seke seke ben geldim, saklamba&#231;, ceviz a&#231;ma, yaz&#305; m&#305; tura m&#305; isimleriyle an&#305;lan oyunlar&#305; oynarlar, k&#305;&#351; aylar&#305;nda yoku&#351;larda k&#305;zak kayarlar, birbirlerini kar toplar&#305; ile topa tutarlar, ilkbaharda yumurta toku&#351;tururlar, tulumba sand&#305;&#287;&#305; kald&#305;r&#305;p yang&#305;n taklidi yaparlard&#305;."

Eserin genelinden asl&#305;nda Ali R&#305;za Bey'in de ge&#231;mi&#351;e &#246;zlem duydu&#287;u sonucu &#231;&#305;k&#305;yor. San&#305;yorum, zaman ilerledik&#231;e ge&#231;mi&#351; hep &#246;zlemle an&#305;l&#305;yor. Ne demi&#351; atas&#246;z&#252; "K&#246;r &#246;l&#252;r badem g&#246;zl&#252; olur." Ge&#231;ip giden zamandan da geriye hep g&#252;zel hat&#305;ralar kal&#305;yor. Kimbilir bakars&#305;n&#305;z 2130 y&#305;l&#305;nda 2000'li y&#305;llar&#305;nda istanbul'un ye&#351;illi&#287;ine, insan ili&#351;kilerinin s&#305;cakl&#305;&#287;&#305;n&#305;, trafi&#287;in g&#252;zelli&#287;ine at&#305;fta bulunarak,

"Ge&#231;mi&#351; zaman olur ki hayali cihan de&#287;er" deriz.
&#350;ayet bulabilirseniz, Ali R&#305;za Bey'in &#304;stanbuluna bir yolculuk yapman&#305;z&#305; tavsiye ederim.
<div align="center">
Уважаемый пользователь, вам необходимо зарегистрироваться, чтобы посмотреть скрытый текст!
Уважаемый пользователь, вам необходимо зарегистрироваться, чтобы посмотреть скрытый текст!
Уважаемый пользователь, вам необходимо зарегистрироваться, чтобы посмотреть скрытый текст!
Уважаемый пользователь, вам необходимо зарегистрироваться, чтобы посмотреть скрытый текст!
</div>

Поделитесь записью в соцсетях с помощью кнопок:

Просмотров: 2085
Рейтинг:
  • 4