Namik Kemal.Celaleddin Harzemsah (Celaleddin - Shah of Khorezm)
<b>Celaleddin Harzemşah (Celaleddin - Shah of Khorezm) </b>
Author: Namık Kemal
Publisher: Istanbul
Publication date: 1292 [1875 or 1876]
Number of pages: 277
Format / Quality: PDF
Size: 11.2 Mb
Language: Turkish (Osmanli)
KEMAL, Mehmed Namık- 1878 Celaleddin Harzemşah adlı 15 perdelik tiyatro eserinin elyazması.
Цитата:NÂMIK KEMÂL: CELÂLEDDİN HARZEMŞAH*
Namık Kemal, gazeteci, şair ve yazar. Batı edebiyatı yazın türlerinin edebiyatımıza getirilmesinde ve Türk toplumunun yaşamında yer almasında ilk akla gelen yazar, 21 Aralık 1840'ta Tekirdağ'da doğdu, 2 Aralık 1888'de Sakız Adası'nda öldü. Asıl adı Mehmed Kemal'dir. 1863'te Babıâli Tercüme Odası'na kâtip olarak girdi. Dört yıl çalıştığı bu görev sırasında dönemin önemli düşünür ve sanatçılarıyla tanışma olanağı buldu. 1865'te kurulan ve daha sonra Yeni Osmanlılar Cemiyeti adıyla ortaya çıkan İttifak-ı Hamiyet adlı gizli derneğe katıldı. Tasvir-i Efkâr gazetesinde hükümeti eleştiren
Kubilay ÜNSAL**
TAED 39, 2009, 113-117
yazılar yazdı. Gazete, Yeni Osmanlılar Cemiyeti'nin görüşleri doğrultusunda yaptığı yayın sonucu 1867'de kapatıldı. Namık
Kemal de İstanbul'dan uzaklaştırılmak için Erzurum'a vali muavini olarak atandı. Bu göreve gitmeyi çeşitli engeller çıkarıp erteledi ve Mustafa Fazıl Paşa'nın çağrısı üzerine Ziya Paşa'yla birlikte Paris'e kaçtı. Bir süre sonra Londra'ya geçerek
Mustafa Fazıl Paşa'nın parasal desteğiyle Ali Suavi'nin Yeni Osmanlılar adına çıkardığı Muhbir gazetesinde yazmaya başladı. 1868'de yine Mustafa Fazıl Paşa'nın desteğiyle Hürriyet adı altında başka bir gazete çıkardı.Раскрыть
* Nâmık Kemâl, Celâleddin Harzemşah, hzl.Hüseyin Ayan, Dergâh Yayınları, İstanbul 1975. 225s.
** Muğla Üniversitesi, Fen - Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Arş Gör.
1870'te zaptiye nazırı Hüsnü Paşa'nın çağrısı üzerine İstanbul'a döndü. Nuri, Reşat ve Ebüzziya Tevfik beylerle birlikte 1872'de İbret gazetesini kiraladı. Aynı yıl burada çıkan bir yazısı üzerine gazete hükümetçe dört ay süreyle kapatıldı. Namık Kemal, İstanbul'dan uzaklaştırılmak için Gelibolu mutasarrıflığına atandı. Orada yazmaya başladığı “Vatan Yahut Silistre” oyunu, 1873'te Gedikpaşa Tiyatrosu'nda sahnelendiğinde halkı coşturup olaylara neden oldu. Bu haberi İbret gazetesinin yazması üzerine o sırada İstanbul'a dönmüş olan Namık Kemal birçok arkadaşıyla birlikte tutuklandı. Bu kez kalebentlikle Magosa'ya sürgüne gönderildi. 1876'da I. Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'a döndü. Şûrâ-yı Devlet üyesi oldu. Kânûn-i Esâsî'yi hazırlayan kurulda görev aldı. 1877 Osmanlı-Rus Savaşı çıkınca II. Abdülhamid'in Meclis-i Mebusan'ı kapatması üzerine tutuklandı. Beş ay kadar tutuklu kaldıktan sonra Midilli Adası'na sürüldü. 1879'da Midilli mutasarrıfı oldu. Aynı görevle 1884'te Rodos, 1887'de Sakız Adası'na gönderildi. Ertesi yıl öldü ve Gelibolu'da Bolayır'da
gömüldü1.
Tiyatro türüne ayrı bir önem veren Namık Kemal, altı oyun yazmıştır. Bir yurtseverlik ve kahramanlık oyunu olan Vatan Yahut Silistre; baskıya ve zulme karşı duyduğu tepkiyi dramatik bir biçimde dile getirdiği Gülnihal; saf, iyi niyetli yurtsever bir deniz subayını anlattığı Âkif Bey; görücü yoluyla evlenmeye karşı çıktığı ve bu tür evliliklerin doğurabileceğini felaketleri anlattığı Zavallı Çocuk; sarayda geçen, saray hayatı ve entrikalarını konu alan Kara Belâ ve
Harzemşahlar Devleti’nin son hükümdarı Celâleddin Harzemşah’ın hayatını, kahramanlığını ve Moğollara karşı Türk-İslam dünyasını korumak için giriştiği mücadelenin anlatıldığı Celâlettin Harzemşah. Namık Kemal; “Bir milletin güzel söyleyiş kudreti, edebiyatında; edebiyatın da en canlı ifadesi, tiyatroda belli olur.” diyerek bu türü diğer edebiyat türlerine tercih ettiğini belirtir. Ona göre edebiyat, bir davaya yararlı olduğu nispette değer kazanır. Tiyatroyu diğer edebi türlerden üstün tutmasının sebebi, tiyatronun Batı kültüründe oynadığı rolü yakından görmüş, milletini vatan sevgisiyle coşturmak yolunda tiyatrodan faydalanabileceğini anlamış olmasıdır. Namık Kemal’e göre, edebiyatın en güç ve en zorlu kolu olan tiyatro; kitap, gazete ve benzeri basın organlarından daha tesirlidir. Tiyatro göze, kulağa hitap ettiği için diğer edebi türlere göre daha akılda kalıcı, hafızalarda etkisi daha çok olan bir türdür. Halkın eğitiminde tiyatrolar bir araç olarak kullanılabilir ve tiyatroların dili halkın anlayabileceği şekilde olmalıdır. Batı mûsikî, tiyatro gibi sanatlarla gelişmektedir. Namık Kemal, halkın tiyatro vasıtasıyla bilinçlendirilebileceğine inanır. Halka sahip olduğu değerleri hatırlatarak onun kendisine duyduğu güveni yeniden kazandırabileceğine inandığı bir araç olarak tiyatroyu görür. Aynı zamanda tiyatro eğlencelidir ve bu özelliklerinden dolayı eğlencelerin de en faydalısıdır.
1 Gelibolu Tanıtım Gönüllüleri resmî internet sitesi, Namık Kemal,
http://www.geltag.com/ data bank.asp?text_id=160
Celâleddin Harzemşah, Namık Kemal'in en beğendiği tiyatro eseri
olarak bilinir. Kendi söylemi ile oynanmak için değil, okunmak için yazılmış bir
eserdir. Oyun, Moğollar'a karşı İslam dünyasını koruyan Celâleddin
Harzemşah'ın kişiliği ve mücadeleleri çevresinde gelişir. Ölümünden uzun yıllar
sonra bile Moğollar’ın kendisinden korkmaya, aynı zamanda hayranlık duymaya
devam ettikleri, belki de Türk milletinin yetiştirdiği en büyük askerî dehalardan
biri olan Celaleddin Harzemşah’ın, Moğollarla destansı bir mücadelesi vardır ve
bu mücadele sonraki Türk kavimlerine ilham kaynağı olur. Piyeste, Türk-İslam
memleketlerine yayılan Moğol istilası önünde, Celâleddin’in vatanı, milleti ve
İslam dini için tam bir imanla çarpışıp şehit oluşundaki büyüklüğü anlatılır.
Namık Kemal, tarihi olayların gelişiminden sapmaksızın kendi tasavvuruyla
olayları ve kişileri işler. Celâl’e kahramanlık ve vatanla ilgili yüce duyguları
yükler. Namık Kemal, devrinin entelektüel huzursuzluğunu bizzat yaşayan,
yıkılmakta olan bir imparatorluğa, eski ihtişamlı günlerini hatırlatarak onu
yeniden ayakları üzerinde yükseltmek isteyen bir yazardır. Eğer Müslümanlar
ortak düşmana karşı birleşmeyecek olurlarsa, düşmanla mücadele yerine
birbirlerini yıpratan çekişmelere, iç hesaplaşmalara kapılacak olurlarsa, tarihte
olduğu gibi mutlak bir esarete ve nihayetinde yok oluşa sürükleneceklerdir… Bu
düşünceleri doğrultusunda İbret gazetesinde yayınlanan bir makalesinde2,
Müslümanlar arasında birlik, beraberlik ve uhuvveti arttırmanın en önemli siyaset
olduğunu, bunu gerçekleştirebilmek için de eğim ve çok çalışmanın gerektiğini
anlatır. Namık Kemal savunduğu “İslam Birliği” ülküsünü, imparatorluğun
ihtiyacı olduğuna inandığı manevî gücü karşılayacak mefkûrevi tipi, Celâleddin
Harzemşah’ın tarihi kişiliği ile örtüştürerek bu eserde en güzel şekilde ortaya
koyar.
Bu piyesin edebiyatımız açısından en önemli tarafı, eserin başında,
Namık Kemal'in, edebiyat ve tiyatro hakkındaki bütün görüşlerini topladığı bir
ön sözün olmasıdır. Daha yaygın ve bilinen adı ile "Celâl Mukaddimesi"dir.
Celâl mukaddimesinde Edebiyatımızı eleştirir, her ne kadar güzel örnekler
vermiş olsa da klasik şiirimizi hicveder.3 Tiyatronun tarihi ve başka ülke
edebiyatlarındaki önemi hakkında devrinin ilk tiyatro bilgisini veren Namık
Kemal, kendi devri için hayli zengin ve ileri bir tiyatro kültürüne sahip olduğunu
da bu yazısına gösterir. Batı edebiyatını ve özellikle tiyatro türünü, tiyatronun
tarihi sürecini, Avrupa ülkelerindeki örneklerini, tiyatronun önemini anlatır.
Çeşitli yazarlardan örnekler vererek özellikle romantik tiyatro akımının
savunmasını yapar. En sonunda da eserin olay ve kişilerini bizzat kendisi
eleştirir. Eser bu yönüyle de bir nevi otokritik olarak ayrı bir önem taşır.
2 Namık Kemâl, “İttihad-ı İslâm”, İbret Gazetesi, 27 Haziran 1872
3 Namık Kemal, “Mııkaddime-i Celâl”, Yeni Türk Edebiyatı Antolojisi II, Hazırlayanlar:
Mehmet Kaplan, İnci Enginün, Birol Emil, İstanbul Ü. Edebiyat Fak. Yay., İstanbul1978,
s. 343
Namık Kemal’in 1874 yılında yazdığı piyes ilk olarak önsöz olmadan
1876 yılında, önsöz eklenerek ikinci baskısı ise 1897 yılında eski harflerle
Kahire’de basılmıştır. Kitabın yeni harflerle baskısını Hüseyin Ayan hazırlamış,
Hareket Yayınları tarafından 1969 yılında basılmıştır. Tanıttığımız kitap, bu
baskıların da incelenmesi ve karşılaştırılması ile meydana getirilmiştir. Hüseyin
Ayan’nın hazırladığı bu kitap, Türk Klâsikleri Serisi’nin ikinci kitabı olarak
Haziran 1975’de Dergâh Yayınları tarafından yayınlanmıştır. Kitabın girişinde
kısa bir sunuş yazısı yer alır. Bu yazıda okuyucuya, Celâleddin Harzemşah
piyesinin edebiyat tarihimiz açısından önemi birkaç cümle ile anlatılır. Daha
sonra Namık Kemal’in yazdığı Celâl mukaddimesi sadeleştirilerek okuyucunun
anlayacağı şekilde, yayınlandığı dönemin Türkçesine aktarılarak verilir. Şahıs
kadrosu tanıtıldıktan sonra oyuna geçilir. Kitapta piyes toplam beş fasıla ayrılır.
Birinci fasılda ilk iki perde, ikinci fasılda; üç ve dördüncü perdeler, üçüncü
fasılda; beş, altı, yedi ve sekizinci perdeler, dördüncü fasılda; dokuz, on ve on
birinci perdeler, beşinci fasılda; on iki, on üç, on dört, on beş ve on altıncı
perdeler yer alır. Her perde kendi içinde küçük meclislere ayrılır. Toplam altmış
dört meclis vardır. Kitabın sonunda lügatçe yer alır. Böylelikle okuyucuya anlamı
bilinmeyen kelimelerin anlaşılır kılınmasında yardımcı olunur. Toplam 225
sayfadan oluşan kitabın kapak düzeni ise Selim Yağmur tarafından yapılmıştır.
Namık Kemal yaşadığı dönemde, toplumun çeşitli meseleleri üzerinde
düşünmüş ve yazılar kaleme almış bir şahsiyettir. Milli ve İslami değerleri
savunmuş, hürriyetin insan olmanın doğuştan gelen bir özelliği olduğuna
inanmış, özümüzü ve benliğimizi korumak koşuluyla Avrupalılaşmak, onların
medeniyet seviyelerine ulaşmak gerekliliğine gönülden inanmıştır. Eserleriyle
toplumu da memleket meseleleri üzerinde düşünmeye sevk eder. Halkı eğitmek,
bilinçlendirmek amacıyla tezli tiyatroyu benimsemiştir. Böylece gazete
sütunlarında yaydığı fikirlerini, kişilerin ağzından bir kere daha sahnede
duyurmak imkânını aramıştır. Fikir ve düşüncelerini topluma duyurabilmek için
tiyatroyu bir araç olarak görmesi, romantik tiyatroyu klasik tiyatrodan daha çok
benimsemesine neden olur. Tiyatro tekniği açısından zayıf olarak kabul
edilebilecek piyesleri, çeşitli yönleriyle eleştirilse bile Namık Kemal'in yazarlığı
ile birleşen kişiliği tiyatro eserlerine de yansır. Namık Kemal’in yazdığı
tiyatrolar, Türk Tiyatro Tarihi'nin bir safhasının başlangıcı olarak görülmeli,
özellikle de vermek istediği mesajlar üzerinde durulmalıdır. Tanıtmış olduğumuz
Celâleddin Harzemşah’ın Hüseyin Ayan tarafından hazırlanma amacı da
topluma, özellikle de gençlere milli kültür ve bilinci aşılamak, genç neslin
dağarcığına Namık Kemal’in ömrü boyunca savunduğu fikirleri sunmaktır. Hem
Namık Kemal gibi edebiyatımızın önemli bir şahsiyetinin yazdığı bir eser hem de
verdiği mesajlar ile güncelliğini günümüzde de koruyan bir kitap olan Celâleddin
Harzemşah, Hüseyin Ayan’ın Türk Edebiyatına ve ilgililerine sunmuş olduğu
önemli bir çalışmadır.KAYNAKLAR
AKI, Niyazi, Türk Tiyatro Edebiyatı Tarihi, Dergâh Yayınları, İstanbul 1999.
AND, Metin, Başlangıcından 1983'e Türk Tiyatro Tarihi, İletişim Yayınları,
İstanbul 2004.
BANARLI, Nihat Sami,Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, M.E.B yayınları, İstanbul
1971.
KAPLAN, Mehmet, Yeni Türk Edebiyatı Antolojisi II, İstanbul Ü.
Edebiyat Fak. Yay., İstanbul 1978.
Namık Kemal, Celâleddin Harzemşah, hzl.Hüseyin Ayan, Dergâh
Yayınları, İstanbul 1975.
TANPINAR, Ahmet Hamdi, 19’uncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi, Çağlayan
Kitabevi, İstanbul 2001.
UÇMAN, Abdullah, “Namık Kemal”, Tanzimat Edebiyatı, (Koordinatör:
Prof.Dr. İsmail Parlatır), Akçağ Yayınları, Ankara 2001, s. 201-288.
<img src="http://photoload.ru/data/86/0b/bf/860bbfd3acf7e6a7c0542536934fe4a0_pv.jpg" alt="Image"/><img src="http://photoload.ru/data/c1/3b/29/c13b294080998cfc393b35e6fa03874f_pv.jpg" alt="Image"/><img src="http://photoload.ru/data/cb/e4/fd/cbe4fd858aaba0ea80e95e857a57c84e_pv.jpg" alt="Image"/>
<div align="center">P.S. Ushbu asar 1989 yilda O'zbekiston xalq shoiri Xurshid Davron tomonidan o'zbek tiliga tarjima etilgan edi.1998 yilda ushbu asar asosida tayyorlangan televizion spektakl ham namoyish etildi.
Поделитесь записью в соцсетях с помощью кнопок: