Qamusi Turki - Samseddin Sami / Kamus-i Turki- Semseddin Sami
<b>Qamusi Türki - Kamus-ı Türkî'</b>
Author: Şəmsəddin Sami / Şemseddin Sami
Hazirlayan Həsən Bəy Hadi
Publisher: Təbriz
Source: www.turuz.com/
Publication date: 2008
Number of pages: 1859
Format / Quality: PDF
Size: 6,8 Mb
Language:Azarbaycan-Turkish
Цитата:Şemseddin Sami
Şemseddin Sami (Fraşeri), (1 Haziran 1850 Frashër (Arnavutluk) - 5 Haziran 1904 İstanbul), Arnavut asıllı Osmanlı yazar, ansiklopedist ve sözlükçü. Türk harfleriyle yazılan ilk Türkçe roman olan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat'ın (1872), ilk Türkçe ansiklopedi olan Kamus-ül Alam'ın (1889-1898) ve modern anlamdaki ilk geniş kapsamlı Türkçe sözlük olan Kamus-ı Türkî'nin (1901) yazarıdır. Ayrıca Kamus-ı Fransevî adlı Fransızca ve Kamus-ı Arabî adlı Arapça sözlükleri kaleme almıştır.
Ağabeyi Abdül Fraşeri ile birlikte, Latin ve Yunan harflerini kullanan ilk Arnavut alfabesini geliştirmiş (1879) ve Arnavutça bir gramer kitabı yazmıştır (1886). Kardeşi Naim Fraşeri, Arnavut milli şiirinin kurucusu olarak kabul edilir. Galatasaray Spor Kulübü' nün kurucusu Ali Sami Yen'in babasıdır.Yaşamı
Раскрыть1850'de Güney Arnavutluk'ta Berat'a yakın Fraşer kasabasında doğdu. Tımar sahibi Fraşerî ailesinden Halit Bey’in beş oğlundan üçüncüsüdür. Diğer iki oğul, Naim ve Abdül, Arnavutluk tarihinde önemli roller oynamışlardır.
Ortaöğrenimini bugünkü Yunanistan sınırları içinde kalan Yanya'da ünlü Zosimea Lisesi'nde tamamladı. Eski ve yeni Yunanca, Fransızca ve İtalyanca'nın yanı sıra Türkçe, Arapça ve Farsça öğrendi. Aile geleneği doğrultusunda Bektaşi tekkesine devam etti.
Emine Hanım ile evli olan Şemseddin Sami, bir süre Yanya Mektubi Kalemi'nde çalıştı. 1871'da İstanbul'a geldi. Matbuat Kalemi'nde memur olarak göreve başladı. Memurluk yaparken bir yandan da ilk telif eseri olan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı romanını 1872-1873 yıllarında forma forma yayınladı. Ebüzziya Tevfik'in çıkardığı Sirac ve Hadika gazetelerinde çalıştı. Vatan Yahut Silistre krizi esnasında bu gazete Yeni Osmanlılar lehine neşriyatta bulunduğu için kapatıldı. 1874'te Fransızca'dan çevirdiği İhtiyar Onbaşı adlı trajedisinin sahnede kazandığı başarı üzerine, Arnavut sorunlarını ele alan Besa adlı oyunu da Gedikpaşa Tiyatrosu'nda sahnelendi.
1874'te vilayet gazetesini yönetmek üzere Trablusgarp'a gitti. Dokuz ay orada kaldı. Bu görevinden önce bir İtalya seyahati yaptı. İstanbul'a döndükten sonra, 1876'da Mihran Efendi Nakkaşyan'la ile birlikte Sabah gazetesini yayımlamaya başladı. Bu gazete kısa zamanda büyük bir popülerlik kazanarak Türk basınında o zamana kadar görülmemiş bir tiraja kavuştu.
1877'de bir süre Rodos Valisi Sava Paşa'nın mühürdarlığı görevinde bulundu. Dönüşünde, daha önce Sabah'ta yazdığı "Şundan Bundan" başlıklı köşesini Tercüman-ı Şark gazetesinde sürdürdü. Bu sırada yoğun olarak Arnavut konularıyla ilgilendi. Bir yandan ağabeyi Abdül Fraşeri'nin önderliğindeki Arnavut İttihadı hareketini desteklerken, Arnavutluğun Osmanlı Devleti'nden ayrılmasını savunan görüşlere karşı çıktı.
1880'te Abdülhamit'in isteği üzerine saraya alınarak mabeynde kurulan Teftiş-i Askeri Komisyonu'nun kâtipliğine getirildi. Ölümüne kadar koruduğu bu görev, onun ekonomik rahatlığa kavuşarak kitapları üzerinde çalışmasına imkân sağladı. Bu yıllarda Daniel Defoe'dan Robenson Kruzo ve Victor Hugo'dan Sefiller romanlarını Türkçe'ye çevirdi. 1882-83 yıllarında, büyük eserlerinin ilki olan Fransızca-Türkçe Kamus-ı Fransevi'yi, 1885'te de bu eserin Türkçe-Fransızca kısmını yayınladı. Bu eserden dolayı II. Abdülhamit tarafından İftihar Madalyası tevcih olundu. 1889'dan itibaren tek başına yazdığı ve dokuz yılda altı cilt olarak yayımladığı Kamus-ül A'lâm adlı ansiklopediyle, Türkiye'nin en popüler yazarlarından biri haline geldi.
Kamus-ül Alam yayını daha tamamlanmadan, 1896-1897 arasında bir yıllık bir çalışmayla, bugüne dek hazırlanmış en kapsamlı Arapça-Türkçe lugat olan Kamus-ı Arabi adlı büyük sözlüğü fasıl fasıl çıkarmaya başladı. Ancak Firuzabadi Kamus'unun birbuçuk katı olacağı haber verilen bu eserin, ancak cim harfinin sonuna kadar olan 504 sayfalık kısmı yayımlandı.
1898'de gazetelerde Şemseddin Sami'nin Türkçe'nin ıslahı üzerine bir dizi makalesi çıktı. 1899'da modern ilkelere göre hazırlanmış ilk Türkçe-Türkçe sözlük olan Kamus-ı Türki'yi yazmaya başladı. 1901'de bu büyük eseri yayımladıktan sonra kendini tamamen Türk dili araştırmalarına verdi. 1902'de Kutadgu Bilik ve 1903'te Orhun Abideleri'nin izahlı çevirilerini hazırladı. Ortaçağ Kıpçakçası hakkındaki eserini bitiremeden 18 Haziran 1904'te Erenköy'deki evinde yaşamını yitirdi.Görüşleri
Şemseddin Sami, modern Türk milliyetçiliğinin ilk ve bazı yönleriyle en ilginç biçimi olan Osmanlıcılığın en önemli temsilcilerinden biridir. Aslen Arnavut olduğu ve Arnavut sorunlarıyla yakından ilgilendiği halde, Osmanlı devletinin modernleşerek güçlenmesini savunmuş, bunun için imparatorluğun ortak dili olan Türkçe'nin önemini vurgulamıştır. Türkçe'yi incelemek, modernize etmek, geliştirmek ve öğretmek alanlarında, yalnız kendi çağında değil, tüm dönemlerde, Şemseddin Sami kadar emek vermiş kimse azdır.
Kamus-ı Türki, Osmanlı Türkçesini üç dilden oluşan bir karma sayan eski zihniyetten, bağımsız ve bütünlüklü bir dil olarak gören yeni anlayışa geçişte kilit bir merhaleyi temsil eder. Arapça ve Farsça kelimeler eski sözlüklerdeki gibi gelişigüzel aktarılmamış, güncel yazı dilinde kullanılma ve yaşayan bir unsur olma özelliklerine dikkat edilmiştir. Arapça ve Farsça sözcüklerin özgün anlamları değil, (geleneksel bakışta "bozuk" sayılsa da) güncel Türkçe kullanımdaki anlamları verilmiştir. Batı dillerinden alınan yeni kelimelere yer vermeye özen gösterilmiştir. En önemlisi, dilin bel kemiğini oluşturan "Türkçe" unsurunun yapısı ve etimolojisi üzerinde dikkatle durulmuştur. Şemseddin Sami, dilin sadeleşmesini ve Türkçeleşmesini savunmuş, bunun için gerekirse Türkçenin en eski kaynaklarına ve Doğu Türkçesine (Çağatayca) başvurulmasını önermiştir. Ayrıca Şemseddin Sami İslamiyet ile Sosyalizmi bağdaştıran Osmanlı aydınlarından biridir. Kendisine göre, Komünizm lanetlenmeli fakat Sosyalizm yüceltilmelidir. Çünkü insanlığın kurtuluşu Sosyalizm'de dir diyordu.İlk Türkçe Roman Meselesi
Şemseddin Sami'nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı romanı 1872 Kasım'ından itibaren Hadika gazetesinde tefrika edildi; 1873 yazında tamamlandı. (Yeni harflerle basımı Sedid Yüksel, Ankara 1964.) Talat ile Fitnat'ın aşkını anlatan roman, Türk edebiyat tarihine ilişkin birçok eserde "İlk Türkçe Roman" olarak değerlendirilir. Ancak bu doğru değildir. Bugüne dek ortaya çıkarılmış olan ilk Türkçe roman, Vartan Paşa (Hovsep Vartanyan) tarafından Türkçe olarak yazılıp Ermeni harfleriyle basılan Akabi Hikayesi'dir. 1851'de yayımlanan bu romanı 1991'de Andreas Tietze modern transkripsiyonla yayımlamıştır. (Eren Kitabevi, İstanbul.) 1851-1872 arasında da çok sayıda Ermenice harfli Türkçe roman yayımlandığı anlaşılmaktadır.
Şemseddin Sami'nin eserinin Türkçe yazıyla ilk Türkçe telif roman olup olmadığı yeterince aydınlatılmış bir konu değildir. Ancak popülerlik kazanan ilk Türkçe roman olduğu muhakkaktır.Kaynakça
Şemseddin Sami hakkında en derli toplu makale, Prof. Dr. Ömer Faruk Akün'ün Kamus-ı Türki tıpkıbasımına yazdığı önsözdür (Alfa Yay. İstanbul 1998). Bu makaledeki biyografik bilgiler Akün'ün yazısından aktarılmıştır.Цитата:<div align="center">
a a. 1. sevgi ilə çağıma səslərindəndir. - a mənim sevgilim. - a gözümün bəbəyi. 2. hirslə, qəzəblə çağırma səslərindən. - a canım, böylədə iş olar. 3. şaşmana səslərindən. - a bu nə gözəl. - a bu nədir. 4. bıqmağı, doymağı bəlirtən səs. - a bu çox oldu. 5. da. yükləmə, tə'kidi göstərir. - verərər a, öz malıdı: verərər da, öz malıdı. - satar a, nədən satmasın. 6. da. ititməyi, tələsməyi, istəyi vurqulayan, göstərən səs. - gəl a !. gəl da !. - yazsanız a: yazsanız da.
ab (ap op. ob. yob. yop: çoxluğu göstərən sözlər).
abad avad. ovad. 1. ovlaq. nərsənin yığvasını, bolluğunu, çoxluğu göstərən söz. 2. uvat.
abadanlıq avadanlıq. bolluq. islik. varavanlıq.
abadanlıq bayınlıq. baynalıq. bayındırlıq1. abadlıq.
abadlamaq diriltmək. şənləndirmək.
abadlıq bayınlıq. baynalıq. bayındırlıq1. abadanlıq.
abaqa yapaqa. abqa. yapqa. 1. istək. istənilən, görülən nərsə. - sənin abağan nədir. 2. oya. məşquliyyət. - özüvə bir abaqa seçdə, oyasız qalma.
abalıq yeldirmə. yəldirmə. manto. (qadınların gen, bol eşik geyimi).
abamaq ablamaq. avamaq. avlamaq. tıymaq. tıqmaq. qapamaq. yapamaq. mən' edmək.
aban abın. avan. ulu. yüksək. ali.
abandırmaq yapandırmaq. çökərtmək. ıxlamaq. xıxlamaq.
abanlamaq yapanlamaq. 1. işləmək. iqdam edmək. 2. kullamaq. işlətmək. 3. iri iri addımlamaq. addımlayaraq ölçmək.
abanmaq yapanmaq. 1. qapanmaq. çulqanmaq. çökünmək. üzərinə düşmək. - nə mənim üstümə abanmısan. 2. əğilmək. salqınmaq. sarqınmaq. - potuşqadan abanıb baxdı. 3. genişləmək. açılmaq.
abansız apansız. avansız. ansız. ansızın. birdən.
abdal sapaq. sarsaq. bonğ. bon. avanaq. şaşıq. şaşqın. axmaq. savuruq. əğli uçmuş. çapıq. səfeh.
abdəstxana ayaq yol.
abı abu. böyükləri çağırmağa sayqı sözü. dadaş. qərdəş. - abım bura buyurun.
abın aban. avan. ulu. yüksək. ali.
abırqa bax > qabırqa.Уважаемый пользователь, вам необходимо зарегистрироваться, чтобы посмотреть скрытый текст!Уважаемый пользователь, вам необходимо зарегистрироваться, чтобы посмотреть скрытый текст!Уважаемый пользователь, вам необходимо зарегистрироваться, чтобы посмотреть скрытый текст!</div>Уважаемый пользователь, вам необходимо зарегистрироваться, чтобы посмотреть скрытый текст!
#601;zПоделитесь записью в соцсетях с помощью кнопок: