Ahmedi - Divan - Ahmedi's Divan - 1988
<b>Ahmedi - Divan - Ahmedi's Divan</b>Author:Ahmedi
Hazirlayan:Dr.Yaşar Akdogan
Publisher: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları - 1988
Format / Quality: Pdf
Size: 1,9 Mb
Language:Turkish
Öèòàòà:AHMEDÎ
(Amasya ? 1334 ? – Amasya 1412-3)
Talip Çukurlu
Asıl adı İbrahim, lakabı Taceddin, babasının adı Hızır’dır. Hayatı hakkında bilgiler yetersiz ve tutarsızdır. Kaynaklar Ahmedi’nin Germiyanlı veya Sivaslı olduğuna dair iki rivayeti tekrar ederler. Tunca Kortantamer ise onun Amasya’da doğmasının akla daha yatkın olduğunu belirtir. İlk öğrenimini nerede ve nasıl yaptığı da kesin olarak bilinememektedir. Bir ara medrese eğitimi için Mısır’a giderek Şeyh Ekmeleddin’in öğrencisi olduğu, dönüşünde Aydınoğlu İsa Bey’e bağlanarak oğlu için ders kitabı olmak üzere Mizanü’l-edeb ve Mi’yarü’l-edeb adında Arap sarf ve nahvine dair Farsça iki kaside hazırladığı bilinmektedir. Ahmedi dini ilimlerle birlikte tıp, astronomi, geometri gibi ilimleri de öğrenmiştir. Anadolu’ya döndükten sonra Germiyan beylerinin hizmetine girerek Kütahya’ya yerleşmiştir. Başka bir kaynakta ise, Mısır’dan Anadolu’ya dönünce bir ara Aydınoğulları’ndan Ayas Bey’e intisap ettiği, sonra Germiyan beyi Süleyman Şah’ın hocası ve müşaviri olduğu, daha sonra ise; Osmanlı hükümdarı Yıldırım Bayezit’in hizmetinde bulunduğu, onun mağlubiyeti üzerine Timur’un yanında kaldığı sonra da Şehzade Emir Süleyman ile Edirne sarayında bulunduğu, ardından Sultan Çelebi Mehmet’e intisap ettiği ve seksen yaşlarında Amasya’da vefat ettiği söylenmiştir.
Türk dilinin Eski Anadolu Türkçesi devrinin usta kalemlerinden olan Ahmedi, çeşitli konulardan meydana getirdiği eserleriyle Anadolu sahası Türkçesinin gelişmesine ve Klasik Türk Edebiyatı’nın kurulmasında büyük katkılarda bulundu. Ahmedi çok yazmış bir şairdir. İran şairlerinden özellikle Nizami, Kemal Hocaendi, Selman Saveci’den etkilenmiştir. “Başka şairleri taklit etmediğini, yazdıklarının kendine özgü olduğunu, Gülşehri gibi kendini beğenmiş bir adam olmadığını” söylemiştir. Elvan Çelebi ve Şeyhoğlu Mustafa’ya karşı şiddetli eleştirilerde bulunmuştur. Kendini Enveri, Nizami, Selman Saveci gibi İran Şairleriyle kıyaslar. Bazı sofiyane şiirlerinde Yunus Emre ve Aşık Paşa’nın etkileri görülür. Dili ve anlatımı düzgün tasvirleri canlı ve renklidir; fakat şiirlerinde sık sık nazım kusurlarına rastlanır.
XIV. yüzyıl şairleri Türkçe’nin nazım dili olarak kabalığından yakındıkları halde Ahmedi’de böyle bir düşüncenin görülmemesi dikkate değerdir. XV. yüzyıldan sonra Şeyhi’den itibaren Ahmedi gittikçe unutulmuş, İskender-name’sinden başka eserleri hatırlanmaz olmuştur.ESERLERİ
Divan , İskender-name , Cemşid ü Hurşid , Tervihu’l-ervah , Mirkatü’l-edeb, Mizanü’l-edeb, Miyarü’l-edeb, Bedayièu’s-sihr fi sanayièi’ş-şi’r, Esrar-name
Ahmedi’nin çeşitli kaynaklarda adı zikrediliği halde şimdiye kadar ele geçmeyen Kaside-i Sarsari Şerhi, Hayretü’l-ukala ve Yusuf u Züleyha isimli eserleri de vardır.
Ahmedi’nin sanat bakımından en kıymetli eseri olan Türkçe Divan’ında 74 kaside, 2 terci-bend, 6 terkib-bend, 1 mersiye, 1 musammat ve 764 gazel bulumaktadır. Divanın Vatikan Kütüphanesi ile Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki yazmaları önemli nüshalardır. Yaklaşık 9000 beyitlik hacmiyle klasik edebiyatımızın en büyük divanlarından biridir. Bu eserin en önemli yönü, yaklaşık bir asır boyunca şairlerin büyük bir kısmının bu eserde yer alan şiirlere nazireler yazarak yetişmiş olmalarıdır.
Ahmedi’nin İskender-name isimli eseri XIV. asırda yazılan mesnevilerin en önemlilerinden olup, edebiyatımızda bu konudaki mesnevilerin ilki ve en başarılı örneğidir. Esas itibariyle Büyük İskender’in hayatı, seferleri ve aşkları anlatılır. Şair eserini 8754 beyitlik bir hacme ulaştırarak yer yer eklediği bilgilerle ansiklopedik bir mahiyete büründürmüştür. Eserin 40’ı aşkın nüshasının günümüze ulaşması, bu mesnevinin ne kadar çok rağbet görüp okunduğunu gösterir. Eserden Ahmedi’nin tıp, matematik, astronomi gibi tabii bilimler konusunda da çok geniş bilgi sahibi olduğu anlaşılmaktadır. Bu eser aynı zamanda Anadolu’da Nizami’nin İskender-name’sine yazılan ilk naziredir. 792/1390’da bitirilen esere çeşitli nüshalarındaki farklılıklara nazaran, 812/1410 yılına kadar bazı ilavelerin yapıldığı anlaşılmaktadır.Ahmedi’nin eserinde ayrıca, konuyu daha önce işleyen şairlerde görülmeyen ve yalnızca Ahmedi’nin İskender-name’sinde yer alan bölümler de vardır. Ahmedi’nin bu eseri vezni, düzeni, değişik konulara yer verişi ve ele aldığı konuların işlenişi bakımından İran edebiyatındaki örneklerinden oldukça farklı ve orijinal bir mesnevidir.
Ahmedi’nin bir diğer eseri olan Cemşid ü Hurşid’den eski kaynaklardan Sehi Bey Tezkiresi ve Künhü’l-ahbar’da bahsedilmektedir. Bu eserin Nihad Sami Banarlı tarafından tetkik ve tahlilli yapılmıştır. XV. asır İran şairlerinden Selman Saveci’nin Cemşid ü Hurşid’inden istifade suretiyle meydana getirilmiş olan 5000 beyit tutarındaki bu eser mefÀílün mefÀílün faÿlün kalibıyla yazılmıştır. Selman’ın eseri takriben 2700 beyitten mürekkep olduğu halde Ahmedi’nin 5000 beyite çıkarması, hemen bir misli ilaveler yaptığını ve böylece eseri tercüme eser mahiyetinden kurtarıp telif eser suretine getirdiğini gösterir.
Tervihu’l-ervah Ahmedi’nin tıpla ilgili olan mesnevisidir. Emir Süleyman adına 1403-1410 yılları arasında aruzun mefÀílün mefÀílün faÿlün kalıbıyla kaleme alınmış, daha sonra bazı ilavelerle birlikte I. Mehmet’e sunulmuştur. Yaklaşık 4000 beyit civarındadır. Müellif eserinin başında tıbba ait bazı kanunlardan, yani meselelerden bahsedeceğini söylemiştir. Edebi kıymet bakımından İskender-name ile kıyaslanamayacak bir durumdadır.
Ahmedi, Farsça eserler de kaleme almıştır. Bunlardan Mirkatü’l-edeb Aydınoğulları’ndan İsa Bey’in oğlu Hamza Bey için yazılmış Arapça-Farsça manzum bir lügattir. Eser Arapça ve Farsça öğrenmek isteyenlere gerekli olan kelimelerin yanında tıp, hey’et, matematik, astronomi, astroloji, fıkıh gibi konularda da belli başlı sözler ile ıstılahları ihtiva etmektedir. Eser, mukaddime ve iki esas bölüme ayrılmakta olup, baştan sona mnzumdur. Nihat Çetin, Mizanü’l-edeb’in Mirkatü’l-edeb’e bağlı, Miyarü’l-edeb’in de Mirkatü’l-edeb’e bağlı bir risale olduğunu söyler.
Aruzun fÀilÀtün fÀilÀtün fÀilÀtün fÀilün kalıbıyla yazılan ve toplam 195 beyitten meydana gelen Mizanü’l-edeb, Arapça sarf bilgisi kurallarını anlatan Farsça bir kasidedir.
Yine aruzun fÀilÀtün fÀilÀtün fÀilÀtün fÀilün kalıbıyla yzazılmış olan ve 170 beyitten oluşan Miyarü’l-edeb, Arapça nahiv kurallarını anlatan Farsça bir kasidedir. Her iki eserde de Farsça anlatılan mevzular, konuyla ilgili örnek olarak verilen Arapça kelime veya cümlelerle hem pekiştirilmiş hem de açıklanmıştır.
Bedayièu’s-sihr fi sanayièi’ş-şi’r adlı eser, Farsça mensur-manzum karışık bir risale olup Reşidüddin-i Vatvat’ın (Ö.573/1177-78) Hadaèiku’s-sihr fi-Dekaèiki’ş-şi’r adlı eserinin, edebi sanatlara ait açıklamalarının özetlenip Farsça örnekleri arttırılarak meydana getirilmiştir.
Osmanlı Müellifleri’nde, Saadettin Nüzhet’in eserinde, Orhan Soysal’ın Eski Türk Edebiyatı Metinleri’nde Ahmedi’nin Esrar-name-i Attar Tercümesi’nin mevcudiyetine işaret olunmakta ise de, F. Köprülü İslam Ansiklopedisi’ndeki makalesinde 880 tarihinde kaleme alındığı kaydedilen bir nüshanın kendi kütüphanesinde mevcut olduğundan ve bunun başka bir şair tarafından yazıldığından bahsetmektedir. Gönül Ayan’ın eserinde : “Tebrizli Ahmedi, Esrar-name ile Yusuf u Zeliha adlı eserlerinden dolayı, zaman zaman İskender-name müellifi Germiyanlı Ahmedi sanılan, şuara tezkirelerinde ve başka kaynaklarda adına rastlamadığımız bir şairdir.” kaydı düşülmüştür. Bu bağlamda, Fuat Köprülü’nün bahsettiği Esrar-name’nin Tebrizli Ahmedi’ye ait olduğu düşünülebilir.
Süleyman-name ve Cenk-name adlı eserlerinin mevcudiyetinden Katib Çelebi’de bahsedilmekte ise de, F. Köprülü aynı makalesinde, bu eserlerin Ahmedi’ye ait olmadığını, vesikalara istinaden söylemektedir.KAYNAKÇA
AHMET ATİLLA ŞENTÜRK, Osmanlı Şiiri Antolojisi, Y.K.Yay. İst. 1999
A.ATİLLA ŞENTÜRK-AHMET KARTAL, Eski Türk Edebiyatı Tarihi, Dergah Yay. İst. 2006
İSKENDER PALA, Ah mine’l- Aşk, Kapı Yay. İst. 2007
M.ORHAN SOYSAL, Eski Türk Edebiyatı Metinleri, M.E.B Yay. İst. 2002
TUNCA KORTANTAMER, Yeni Bilgilerin Işığında Ahmedi’nin Hayatı, Eski Türk Edebiyatı Makaleler, Akçağ Yay. Ankara 1993
NECLA PEKOLCAY, İslami Türk Edebiyatı, Kitabevi Yay. İst. 1996
M.FUAD KÖPRÜLÜ, Edebiyat Araştırmaları 2, Ötüken Yay. İst. 1989
M.FUAD KÖPRÜLÜ, İslam Ansiklopedisi Ahmedi Mad.
İSMAİL ÜNVER, Ahmedi İskender-name İnceleme-Tıpkı Basım, Ank. 1983
MEHMET AKALIN, Ahmedi Cemşid ü Hurşid, Ank. 1975
HATİCE ŞAHİN, Eski Anadolu Türkçesi, Akçağ Yay. Ank. 2003
YAŞAR AKDOĞAN, Ahmedi Divanı Tenkitli Metin ve Dil Hususiyetleri, İst.1979
NİHAT M.ÇETİN, Ahmedi’nin Mirkatü’l-edeb’i Hakkında, Türkiyat Mecmuası, 1965, XIV, 217-230
YUSUF ÇETİNDAĞ, Divan Şiirinden Seçmeler, M.E.B 100 Temel Eser, İst. 2005
NİHAD SAMİ BANARLI, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, M.E.B. Yay. İst. 1971
MİNE MENGİ, Eski Türk Edebiyatı Tarihi, Akçağ Yay. Ank. 2002
FAİK REŞAT, Eslaf, Tercüman 1001 Temel Eser,
ARSLAN TEKİN, Edebiyatımızda İsimler ve Terimler, Ötüken Yay. 1995
SEYİT KEMAL KARAALİOĞLU, Edebiyatımızda Şair ve Yazarlar, İnkılap Kitabevi, 1986
CEMAL KURNAZ, Eski Türk Edebiyatı, Gazi Kitabevi, 2004
GÖNÜL AYAN, Tebrizli Ahmedi, Esrar-name, İnceleme-Metin, Atatürk Kültür Mer. 1996
E.J.WİLKİNSON GIBB, A History of Ottoman Poetry (Osmanlı Şiir Tarihi), Tercüme, Ali Çavuşoğlu, Akçağ Yay. 1999
<div align="center">
Óâàæàåìûé ïîëüçîâàòåëü, âàì íåîáõîäèìî çàðåãèñòðèðîâàòüñÿ, ÷òîáû ïîñìîòðåòü ñêðûòûé òåêñò!
Ïîäåëèòåñü çàïèñüþ â ñîöñåòÿõ ñ ïîìîùüþ êíîïîê: