Fuzulî: Leyla ile Mecnun
<b>Leyla ile Mecnun</b>Author: Fuzulî
Publisher: Erdem Yayinlari
Publication date: 2003
Format / Quality: Doc
Size: 219 kb
Language:Turkish
Цитата:LEYLÂ VE MECNUN'LA İLK TANIŞMAM
Kendimi bildim bileli bizim evde uzun kış geceleri pek hoş geçer. Hele bir de dışarıda kar yağıyorsa değmeyin keyfimize. Kardeşimle birlikte yüzümüzü pencereye dayar, yere düşen kar tanelerini sayarız. Bir taraftan gürül gürül yanan sobanın sesi duyulur. Diğer taraftan sobanın üstünde kaynayan çaydanlığın çıkardığı ıslık sesi... Annemin kucağında bir sahan dolusu kestane, elindeki bıçakla onları çizer durur. Öteden babaannem gelir biraz sonra. Ama önce elindeki bastonun tıkırtısı işitilir. Tabi bir de "Ah Akif Efendi, ah!..." diyerek sızlanışı.
Babaannemin ağzından hiç düşürmediği bu Akif Efendi, benim dedemdir. Yani babaannemin biricik aşkı!
Ne bileyim, babam her zaman gülerek şöyle der:
- Nazife Hanımın biricik aşkı Akif Efendi! Onun bu sözlerine babaannem çıkışır hemen.
- Aman sen de!... Delinin zoruna bak!
İkisi arasında geçen bu tartışmaya, hepimiz kahkahalarla güleriz.
Babaannem, düşe kalka yürüyerek hemen yanımıza gelir. Sonra kaşlarını sevimli bir şekilde çatar ve bize;
- Sizi gidi keçiler sizi! der. Hadi gelin masal anlatayım size. Önce kardeşimle ben annemin özenle diktiği yer minder-
lerine kuruluruz. Sonra babaannem başlar masalını anlatmaya.
- Bir varmış bir yokmuş...
O masalını tane tane anlatırken, biz masaldaki periler ülkesine çoktan varmışızdır. Gözlerimiz yavaş yavaş kapanır. Uykunun o tatlı ağırlığı birdenbire üzerimize çöküverir. Ama sobanın üstünde pişen çıtır çıtır kestanenin kokusu bizi geri çağırır yeniden. Hepimiz bir araya gelir, bayıla bayıla kestane yeriz.
İşte yine böyle bir geceydi. Ben televizyon izliyordum. Annem de bir köşede oturmuş örgüsünü örüyordu. Babam ise kardeşime kâğıttan gemi yapmayı öğretiyordu.
Pencerenin yanındaki somyada oturan babaannem, uyukla-yıp duruyordu. Babamın deyimiyle şekerleme yapıyordu. Başı yavaş yavaş öne düşüyor, sonra tekrar yukarı kalkıyordu. Ben de ara sıra ona bakıyor, kıkır kıkır gülüyordum. Babaannem sesimi duymuş olacak ki hemen uyandı. Şöyle bir etrafına bakındı. Sonra hiçbir şey olmamış gibi pencereden dışarı bakmaya başladı. Bir yandan eliyle dizlerine örttüğü hırkasını sıvazlıyor, bir yandan da her zaman söylediği sözleri mırıldanıyordu.
- Ah Akif Efendi ah!
Annem gülerek başını iki yana salladı. Sonra da;
- Sizin aşkınız da Leylâ ile Mecnun'un aşkını geçti vallahi! dedi.
- Ah ah! Ben onu ölünceye kadar unutamam! dedi babaannem.
Onlar böyle konuşadursun, bu Leylâ ile Mecnun'un bir hikâyesi olduğu geldi aklıma. Özür dileyerek söze girdim.
- Anne, dedim. Leylâ ile Mecnun'un hikâyesini anlatır mısın bana?
Annem gülümseyerek bir babaanneme bir de bana baktı.
- Babaannen daha iyi anlatır mutlaka. İstersen ondan rica et! dedi.
Onun bu sözleri üzerine babaannem, bir el işaretiyle beni yanına çağırdı. Sonra da anlatmaya başladı.
<div align="center">
Уважаемый пользователь, вам необходимо зарегистрироваться, чтобы посмотреть скрытый текст!
Поделитесь записью в соцсетях с помощью кнопок: