İmam-ı Azam Ebu Hanife'nin Vasiyeti Ve Biyografi

27.03.09 | Xurshid

http//photoload.ru/data/d9/bd/3e/d9bd3e8809c72d93d828ab8c47.jpg

<b>&#304;mam-&#305; Azam Ebu Hanife'nin Vasiyeti Ve Biyografi</b>
Author: &#304;mam-&#305; Azam Ebu Hanife
Publisher: www.gamerbuys.ru
Language:Turkish

http//photoload.ru/data/ba/3c/95/ba3c95c2962d3aab2f6e667932daa3c5.jpg

&#304;mam-&#305; Azam Ebu Hanife'nin Vasiyeti


Rahman ve Rahim olan Allah'&#305;n ad&#305;yla

&#304;man; lisan ile ikrar, kalb ile tasdiktir. Sadece ikrar iman olmaz. &#199;&#252;nk&#252; sadece ikrar iman olsayd&#305;, b&#252;t&#252;n m&#252;naf&#305;klar&#305;n m&#252;'min olmalar&#305; gerekirdi. Keza sadece tasdik de iman olmaz. E&#287;er sadece tasdik &#238;man olsayd&#305;, b&#252;t&#252;n kitap ehlinin m&#252;'min olmas&#305; gerekirdi. Halbuki Allah; "Allah &#351;ahitlik eder ki, m&#252;naf&#305;klar yalanc&#305;d&#305;rlar."(el-M&#252;nafikun,1) ve "Kendilerine kitap verdi&#287;imiz kimseler Peygamberi o&#287;ullar&#305;n&#305; tan&#305;r gibi tan&#305;rlar."(el-Bakara,146.) buyurmaktad&#305;r.

&#304;man artmaz ve eksilmez. &#199;&#252;nk&#252;, iman&#305;n artmas&#305; ancak k&#252;fr&#252;n azalmas&#305;yla; eksilmesi de k&#252;fr&#252;n artmas&#305;yla tasavvur olunabilir. Bir &#351;ahs&#305;n ayn&#305; durumda m&#252;'min ve k&#226;fir olmas&#305; nas&#305;l m&#252;mk&#252;n olur? M&#252;'min ger&#231;ekten iman eden, k&#226;fir de ger&#231;ekten ink&#226;r eden kimsedir. &#304;manda &#351;&#252;phe olmaz. Zira Y&#252;ce Allah "Onlar ger&#231;ekten m&#252;'minlerdir."(el-Enfal,4.) ve "Onlar ger&#231;ekten k&#226;firlerdir."(en-Nisa,151.)buyurmaktad&#305;r. Hz. Muhammed'in &#252;mmetinden &#226;si olan kimselerin hepsi ger&#231;ekten m&#252;'min olup, k&#226;fir de&#287;illerdir.

Amel imandan ayr&#305;, iman da amelden ayr&#305; &#351;eylerdir. M&#252;'minin bir &#231;ok zaman baz&#305; amellerden muaf tutulmas&#305; bunun delilidir. Bu muafl&#305;k halinde m&#252;'minden iman&#305;n gitti&#287;i s&#246;ylenemez. &#194;det g&#246;ren bir kad&#305;n, namazdan muaft&#305;r. Fakat, ondan iman&#305;n kald&#305;r&#305;ld&#305;&#287;&#305;n&#305;, yahut iman&#305;n terkedilmesinin emredildi&#287;ini s&#246;ylemek caiz de&#287;ildir. &#350;&#226;ri' o kimseye "Orucu terket, sonra da kaza et," demi&#351;tir. Fakat "&#304;mam b&#305;rak, sonra kaza et," denilmesi caiz de&#287;ildir. Fakirin zek&#226;t vermesi gerekmez, demek caizdir. Fakat fakirin iman etmesi gerekmez demek caiz de&#287;ildir.

Hayr&#305;n ve &#351;errin takdiri Allah'tand&#305;r. E&#287;er bir kimse hay&#305;r ve &#351;errin takdirinin Allah'tan ba&#351;kas&#305;ndan oldu&#287;unu s&#246;ylerse, o kimse Allah'&#305; ink&#226;r ve tevhid inanc&#305;n&#305; iptal etmi&#351; olur.

Ameller; fariza, fazilet ve masiyet olmak &#252;zere &#252;&#231; k&#305;sma ayr&#305;l&#305;r. Farizalar, Allah'&#305;n emri, dilemesi, muhabbeti, r&#305;zas&#305;, kazas&#305;, kudreti, ilmi, muvaffak k&#305;lmas&#305;, yaratmas&#305; ve Levh-i Mahf&#251;z'da yazmas&#305; iledir. Fazilet (farz olmayan ameller) Allah'&#305;n emri neticesi olan amel de&#287;ildir. E&#287;er &#246;yle olsayd&#305;, fariza olurdu. Fakat fazilet olan ameller Allah'&#305;n dilemesi, muhabbeti, r&#305;zas&#305;, kaderi, kazas&#305;, h&#252;km&#252;, ilmi,muvaffak k&#305;lmas&#305;, yaratmas&#305; ve Levh-i Mahf&#251;z'da yazmas&#305; neticesidir. Ma'siyet olan amel Allah'&#305;n emri neticesi de&#287;ildir, fakat Allah'&#305;n muhabbeti, r&#305;zas&#305; ve muvaffak k&#305;lmas&#305; olmaks&#305;z&#305;n; dilemesi, kazas&#305;, takdiri, h&#305;zlan&#305; (yard&#305;ma ihtiya&#231; duyuldu&#287;u anda yard&#305;m&#305; kesmek), ilmi ve Levh-i Mahf&#251;z'da yazmas&#305; iledir.

Allah'&#305;n ihtiyac&#305; olmaks&#305;z&#305;n Ar&#351; &#252;zerine istiva ve istikrar&#305; vard&#305;r. Muhta&#231; olmaks&#305;z&#305;n ar&#351;&#305; ve ba&#351;kalar&#305;n&#305; muhafaza eder. E&#287;er Allah'&#305;n ihtiyac&#305; olsayd&#305;, mahl&#251;klar gibi &#226;lemi icad ve tedb&#238;re kadir olamazd&#305;. Oturmak ve karar k&#305;lmaya muhta&#231; olsayd&#305;, Ar&#351;'&#305;n yarat&#305;lmas&#305;ndan &#246;nce Allah'&#305;n nerede oldu&#287;u sorusu ortaya &#231;&#305;kard&#305;. Y&#252;ce Allah bundan m&#252;nezzehtir.

Kur'&#226;n, Allah-u Ta&#226;la'n&#305;n mahluk olmayan kel&#226;m&#305;, vahyi, tenzili, il&#226;h&#238; z&#226;t&#305;n&#305;n ayn&#305; olmayan, zat&#305;ndan da ayr&#305; d&#252;&#351;&#252;n&#252;lemeyen kel&#226;m s&#305;fat&#305;d&#305;r. O, mushaflarda yaz&#305;l&#305; dille okunur, kalplerde yer tutmaks&#305;z&#305;n muhafaza edilir. M&#252;rekkep, k&#226;&#287;&#305;t ve yaz&#305;lar&#305;n hepsi mahl&#251;ktur. Zira bunlar kullar&#305;n fiilleri sonucudur. Fakat Allah'&#305;n kel&#226;m&#305; mahl&#251;k de&#287;ildir. Yaz&#305;lar, harfler, kelimeler, i&#351;aretler kullar&#305;n anlama ihtiyac&#305;ndan dolay&#305; m&#226;n&#226;ya delalet eden &#351;eylerdir. Allah'&#305;n kel&#226;m&#305; z&#226;t&#305;yla kaim olup, m&#226;n&#226;s&#305; bu delalet edici &#351;eylerle anla&#351;&#305;l&#305;r. Allah'&#305;n kel&#226;m&#305;n&#305;n mahl&#251;k oldu&#287;unu s&#246;yleyen kimse k&#226;fir olur. Allah-u' Ta&#226;la daima kendisine ib&#226;det edilendir. Kel&#226;m&#305; ise kendisinden ayr&#305;lmaks&#305;z&#305;n okunan, yaz&#305;lan ve h&#305;fzolunand&#305;r.

Peygamberimiz Hz. Muhammed'den sonra bu &#252;mmetin en faziletlisi Eb&#251; Bekr es-S&#305;dd&#238;k, sonra &#214;mer, sonra Osman, sonra da Ali'dir (Allah hepsinden raz&#305; olsun). "&#304;lk &#246;nce iman edenler, herkesi ge&#231;enlerdir. Allah'a yak&#305;n olanlar onlard&#305;r. Onlar Na&#238;m cennetlerindedir."(el-Vak&#305;a,10.) &#226;yeti bu hususu ifade eder. &#214;nceli&#287;i olan herkes daha faziletlidir. Onlar&#305; her m&#252;'min ve muttaki sever, bu&#287;zedenler m&#252;naf&#305;k ve k&#246;t&#252; kimselerdir. Kullar amelleri, ikrarlar&#305; ve marifetleri ile mahl&#251;kturlar. Fail mahl&#251;k olunca onun fiillerinin evleviyetle mahl&#251;k olmas&#305; gerekir.

Allah-u Ta&#226;la mahl&#251;kat&#305; &#226;ciz ve zay&#305;f olduklar&#305; halde g&#252;&#231;leri olmaks&#305;z&#305;n yaratm&#305;&#351;t&#305;r. Onlar&#305;n yarat&#305;c&#305; ve r&#305;z&#305;kland&#305;r&#305;c&#305;s&#305; "Sizi yaratan, sonra besleyen, sonra sizi &#246;ld&#252;ren, sonra dirilten Allah't&#305;r."(er-Rum,40.) &#226;yetine g&#246;re Allah-u Ta&#226;la'd&#305;r. Hel&#226;l kazan&#231; ve hel&#226;linden mal biriktirmek hel&#226;ldir. Haramdan mal biriktirmek ise haramd&#305;r. &#304;nsanlar &#252;&#231; k&#305;sma ayr&#305;l&#305;r: &#304;man&#305;nda samimi olan m&#252;'min, k&#252;fr&#252;nde direnen inkarc&#305; k&#226;fir ve nifak&#305;nda sebat eden iki y&#252;zl&#252; m&#252;naf&#305;k. Allah-u Ta&#226;la m&#252;'mine ameli, k&#226;fire iman&#305;, m&#252;naf&#305;&#287;a da ihlas&#305; farz k&#305;lm&#305;&#351;t&#305;r. "Ey insanlar; Rabbinizden korkun"(el-Hac,1.) &#226;yetinde "Ey m&#252;'minler, Allah'a itaat edin", "Ey k&#226;firler; Allah'a iman edin", "Ey m&#252;naf&#305;klar; ihlasl&#305; ve samimi olun," m&#226;n&#226;s&#305; vard&#305;r.

&#304;stitaat (kulun fiili i&#231;in gerekli g&#252;&#231;) fiilden &#246;nce de sonra da de&#287;il, ancak fiille beraberdir. E&#287;er istitaat fiilden &#246;nce olsayd&#305;, kul ihtiyac&#305; an&#305;nda Allah'tan m&#252;sta&#287;ni olurdu. Bu ise "M&#252;sta&#287;ni olan Allah't&#305;r. Sizler ise muhta&#231;s&#305;n&#305;z." (Muhammed,38.) &#226;yetine muhalif olurdu. &#304;stitaatin fiilden sonra olmas&#305;, fiilin takat ve istitaats&#305;z meydana gelmesini gerektirece&#287;i i&#231;in muhaldir.

Mestler &#252;zerine meshetmek v&#226;rid olan had&#238;se g&#246;re caiz olup; mukim i&#231;in bir g&#252;n bir gece, yolcu i&#231;in &#252;&#231; g&#252;n &#252;&#231; gecedir. Had&#238;s, m&#252;tevatire yak&#305;n oldu&#287;u i&#231;in ink&#226;r edenin k&#252;fr&#252;nden korkulur. Seferde namazlar&#305; k&#305;saltmak ve oru&#231; tutmamak ruhsatt&#305;r. "Sefere &#231;&#305;kt&#305;&#287;&#305;n&#305;z zaman namaz&#305; k&#305;saltman&#305;zda beis yoktur."(en-Nisa,101.) ve "&#304;&#231;inizden kim hasta olur veya seferde bulunursa, tutamad&#305;&#287;&#305; g&#252;nler say&#305;s&#305;nca ba&#351;ka g&#252;nlerde oru&#231; tutar."(el-Bakara,184) &#226;yetleri bu hususu ifade etmektedir.

Allahu Ta&#226;la "Kalem"e yazmas&#305;n&#305; emretmi&#351;, Kalem de "Ne yazay&#305;m ya Rabbi" demi&#351;tir. Allah-u Ta&#226;la da ona "K&#305;yamete kadar olacak &#351;eyleri yaz," buyurmu&#351;tur. (Eb&#251; Davud, es-S&#252;nne, 16; et-Tirmiz&#238;, el-Kader, 17; &#304;bnu Hanbel. el-M&#252;sned, V/217, 218, 219.)"Onlar&#305;n i&#351;ledikleri her &#351;ey defterlerde kay&#305;tl&#305;d&#305;r. K&#252;&#231;&#252;k, b&#252;y&#252;k her &#351;ey yaz&#305;l&#305;d&#305;r."(el-Kamer,52,53.) &#226;yeti bunu belirtmektedir.

&#350;&#252;phesiz kabir azab&#305; vard&#305;r. M&#252;nker ve Nekir suali hakt&#305;r. Bu konuda had&#238;sler varid olmu&#351;tur. Cennet ve Cehennem hakt&#305;r. Ve ehli i&#231;in yarat&#305;lm&#305;&#351;t&#305;r. Allah m&#252;'minler i&#231;in Cenneti "M&#252;ttakiler i&#231;in haz&#305;rlanm&#305;&#351;t&#305;r."(A’li-&#304;mran116.) k&#226;firler i&#231;in de Cehennemi "K&#226;firler i&#231;in haz&#305;rlanm&#305;&#351;t&#305;r."(el-Bakara,24.) &#226;yetlerinde yaratt&#305;&#287;&#305;n&#305; belirtmi&#351;tir. Allah Cennet ve Cehennem'i sevap ve ceza i&#231;in yaratm&#305;&#351;t&#305;r. Mizan hakt&#305;r. "K&#305;yamet g&#252;n&#252; adalet terazilerini kuraca&#287;&#305;z. Hi&#231; bir kimse, hi&#231; bir &#351;eyde haks&#305;zl&#305;&#287;a u&#287;ramayacakt&#305;r."(el-Enbiya,47) &#226;yeti bunu ifade eder. &#304;nsan&#305;n kitab&#305;n&#305; (amel defterini) okumas&#305; hakt&#305;r. "Kitab&#305;n&#305; oku! Bu g&#252;n senin nefsin kendi hesab&#305;n&#305; g&#246;rmek i&#231;in k&#226;fidir."(&#304;sra,14) &#226;yeti bunun delilidir.

Allah bu nefisleri &#246;l&#252;mden sonra da ellibin sene miktar&#305;nca tutan g&#252;nde; ceza, sevap ve haklar&#305;n edas&#305; i&#231;in diriltir. "&#350;&#252;phesiz, Allah kabirlerde bulunanlar&#305; diriltecektir." (et-Tirmizi, el-Kader, 17.)&#226;yeti bu hususu' belirtir. Cennet ehlinin Allah-u Ta&#226;la'ya keyfiyet, te&#351;bih ve cihet olmadan m&#252;laki olmalar&#305; hakt&#305;r. Peygamberimiz'in (Allah sal&#226;t ve sel&#226;m eylesin) &#351;efaati b&#252;y&#252;k g&#252;nah i&#351;lese de Cennet ehli olan her m&#252;'min i&#231;in hakt&#305;r. Hz. Ai&#351;e, Hz. Hatice'den sonra kad&#305;nlar&#305;n en faziletlisi, m&#252;'minlerin annesi, zinadan uzak, r&#226;fiz&#238;lerin iftira ve iddialar&#305;ndan beridir. Kim ona zina isnad&#305;nda bulunursa, kendisi zina mahs&#251;l&#252;d&#252;r.

Cennet ehli Cennet'te, Cehennem ehli de Cehennem'de ebed&#238; kalacaklard&#305;r. Allah-u Ta&#226;la m&#252;'minler i&#231;in "Onlar Cennetliklerdir, orada ebed&#238; kalacaklard&#305;r." (&#304;bn Hanbel, el-M&#252;sned, V, 217,218,219.)k&#226;firler i&#231;in de "Onlar Cehennemliklerdir, orada ebed&#238; kalacaklard&#305;r." (Ali-&#304;mran,116) buyurmaktad&#305;r.

http//photoload.ru/data/3f/9e/37/3f9e3767ef3b10a0de4c256d7ef9805d.jpg

&#304;mam-&#305; Azam Ebu Hanife'nin Biyografi

&#304;mam&#305; Azam Ebu Hanife, hicri 80 y&#305;l&#305;nda Kufe'de do&#287;du. As&#305;l ad&#305; Numan’d&#305;r. Ebu Hanife k&#252;nyesinin kendisine, &#304;slam'a tam g&#246;n&#252;l vermi&#351; abid bir kimse olmas&#305; ya da "hanife" denilen bir divit veya yaz&#305; hokkas&#305;n&#305; devaml&#305; yan&#305;nda bulundurmas&#305; sebebiyle verilmi&#351;tir.

Ailesi Farisi veya T&#252;rk oldu&#287;u &#351;eklinde de&#287;i&#351;ik g&#246;r&#252;&#351;ler vard&#305;r. Babas&#305;n&#305;n ad&#305;, Sabit'tir.

&#304;slam’&#305;n hakim oldu&#287;u bir ortamda yeti&#351;en Ebu Hanife, k&#252;&#231;&#252;k ya&#351;ta Kur'an-&#305; Kerim’i h&#305;fz etti. K&#305;raati, yedi kurradan biri olarak tan&#305;nan &#304;mam As&#305;m'dan okudu. Babas&#305;yla on alt&#305; ya&#351;&#305;nda hacca gitti&#287;inde orada tabiinden Ata bin Ebi Rebah, Abdullah bin &#214;mer’den hadis dinledi.

Gen&#231;li&#287;inde bir yandan ticaretle u&#287;ra&#351;an Ebu Hanife, bir yandan da &#231;a&#287;&#305;n&#305;n b&#252;t&#252;n d&#252;&#351;&#252;nce ak&#305;mlar&#305;n&#305; ve ihtilaflar&#305; &#231;ok iyi izledi. &#304;mam &#350;a'bi'nin tavsiyesi ve deste&#287;iyle ilmi &#246;&#287;renimine devam etti. Arap&#231;a, edebiyat, &#351;iir, sarf ve nahiv &#246;&#287;rendi.

Yeti&#351;ti&#287;i K&#252;fe &#351;ehri m&#252;slim-gayrim&#252;slim bir&#231;ok d&#252;&#351;&#252;ncenin, itikadi f&#305;rkalar&#305;n bulundu&#287;u, itikatla ilgili ate&#351;li tart&#305;&#351;malar&#305;n yap&#305;ld&#305;&#287;&#305;, rey ehlinin yerle&#351;ti&#287;i bir &#351;ehirdi. Mant&#305;&#287;&#305; &#231;ok kuvvetli olan Ebu Hanife hi&#231;bir f&#305;rkaya ba&#287;lanmadan ilim tahsilini ilerletti ve ilk olarak kelam ilmine y&#246;neldi. Tart&#305;&#351;mak i&#231;in s&#305;k s&#305;k Basra'ya gitti, ancak kelam ve cedelden vazge&#231;erek f&#305;kh'a y&#246;neldi.

F&#305;k&#305;hta karar k&#305;l&#305;p selefin yolunu izlemeye ba&#351;lad&#305;ktan sonra gelene&#287;e uyarak kendisine bir &#252;stad alim se&#231;ti. On sekiz y&#305;l boyunca Irak'&#305;n b&#252;y&#252;k fakihi Hammad bin Ebi S&#252;leyman'&#305;n ders halkas&#305;na devam etti.

Ebu Hanife, Hammad'&#305;n en sevdi&#287;i talebelerinin ba&#351;&#305;nda geliyordu. &#199;&#252;nk&#252; o, &#252;stad&#305;n&#305;n s&#246;ylediklerini en iyi &#246;&#287;renen ve h&#305;fzeden talebesiydi. Hammad'&#305;n herhangi bir sebepten dolay&#305; &#351;ehir d&#305;&#351;&#305;nda oldu&#287;u zamanlarda Ebu Hanife, kendisine vekaleten talebelere ders verdi.

Ebu Hanife ayn&#305; zamanda varolan &#351;u d&#246;rt f&#305;k&#305;h okulunu yak&#305;ndan takip etti: &#351;eri hakikatleri ara&#351;t&#305;r&#305;p ortaya koymak i&#231;in istinbat okulu, maslahat i&#231;in Hz. &#214;mer f&#305;kh&#305;, tahric i&#231;in Abdullah b. Mesud f&#305;kh&#305;, Kur’an ilimleri i&#231;in Abdullah b. Abbas f&#305;kh&#305;…

Tasavvuf bilgilerini ise Muhammed Bak&#305;r ve ondan sonra da Cafer-i Sad&#305;k'dan &#246;&#287;rendi.

Ebu Hanife ilimle u&#287;ra&#351;&#305;rken ticareti de tamamiyle b&#305;rakmad&#305;. Bu, onun helal r&#305;z&#305;k kazanmas&#305;n&#305; sa&#287;lad&#305;&#287;&#305; gibi, ticari kazanc&#305;n&#305; talebelerinin ihtiya&#231;lar&#305;n&#305; kar&#351;&#305;lamada da kuland&#305;.

&#304;mam-&#305; A’zam, &#304;slam dinine yapt&#305;&#287;&#305; hizmetleriyle &#304;slamiyet’i iman, amel ve ahlak esaslar&#305; olarak bir b&#252;t&#252;n halinde insanlara yeniden duyurmu&#351;, &#351;&#252;phesi ve bozuk bir d&#252;&#351;&#252;ncesi olanlara cevaplar vermi&#351;, &#246;nce itikadda birlik ve beraberli&#287;i sa&#287;lam&#305;&#351;; ibadetlerde, g&#252;nl&#252;k i&#351;lerde f&#305;kh&#305;n esaslar&#305;n&#305; ve &#351;eklini tespit etmi&#351;tir. B&#246;ylece, ikinci hicri asr&#305;n m&#252;ceddidi &#252;nvan&#305;n&#305; alm&#305;&#351;t&#305;r.

Ebu Hanife vakar ve z&#252;hd sahibi bir insand&#305;. Tefekk&#252;r&#252; &#231;ok, konu&#351;mas&#305; az, Allah'&#305;n hududunu olabildi&#287;ince g&#246;zeten, d&#252;nya ehlinden uzak duran, faydas&#305;z ve bo&#351; s&#246;zlerden ho&#351;lanmayan, sorulara az ve &#246;z cevap veren &#231;ok zeki bir m&#252;ctehiddi.

F&#305;khi sistematik bir hale getirip d&#252;nyevi meselelerin leh ve aleyhteki bi&#231;imlerini ortaya koyarak ve sa&#287;lam bir akide esas&#305; &#231;&#305;kararak doktrinini meydana getirmi&#351;tir. Bu tarife g&#246;re f&#305;kh&#305; tespit etmek i&#231;in, edille-i &#351;eriyyeye ba&#351;vururdu. Bunlar Kitap, yani Kur’an-&#305; Kerim; S&#252;nnet, Peygamberin fiilleri, s&#246;zleri ve takrirleri; &#304;cma-&#305; &#220;mmet ve K&#305;yas-&#305; Fukahad&#305;r… &#304;mam-&#305; A’zam herhangi bir f&#305;k&#305;h mevzuunun i&#351;lenmesi veya fetvas&#305;n&#305;n takrir edilmesi yahut da cevab&#305; bulunmak &#252;zere mevzu edildi&#287;inde, s&#305;ras&#305;yla bu d&#246;rt kayna&#287;a ba&#351; vururdu.

&#304;mam-&#305; A’zam’&#305;n binlerce talebesi olmu&#351;, bunlar&#305;n k&#305;rk kadar&#305; m&#252;ctehid mertebesine ula&#351;m&#305;&#351;t&#305;r. Ba&#351;ta gelen talebeleri; &#304;mam-&#305; Ebu Yusuf ismiyle me&#351;hur Yakub bin &#304;brahim, Muhammed &#350;eybani, Z&#252;fer bin H&#252;zeyl, Hasan bin Ziyad, o&#287;lu Hammad, Davud-i Tai, Esad bin Amr, Afiyat bin Yezid el-Advi, Kas&#305;m bin Ma’an, Ali bin M&#252;&#351;hir, Hibban bin Ali gibi &#226;limlerdir.

Ebu Hanife'nin f&#305;k&#305;h okulu, talebelerine verdi&#287;i dersler ile ondan fetva istemeye gelen halk i&#231;in verdi&#287;i fetvalardan meydana gelmi&#351;tir. Ders verme usul&#252; eski filozoflar&#305;n diyalektik akademi derslerini and&#305;rmaktad&#305;r. Bir mesele ortaya at&#305;l&#305;r; bir taraftan f&#305;kh&#305;n eski hadiselere ait bilinen h&#252;k&#252;mleri anlat&#305;l&#305;r ve m&#252;zakere yap&#305;l&#305;r, di&#287;er taraftan yeni hadiselere ait h&#252;k&#252;mler bulunurdu. Bu, talebeleri taraf&#305;ndan tart&#305;&#351;&#305;l&#305;r ve herkes g&#246;r&#252;&#351;&#252;n&#252; s&#246;yler; en son olarak imam, delil istinbat ile bir karara ula&#351;&#305;lmas&#305;n&#305; sa&#287;lar ve karar&#305; delillerden ay&#305;rarak veciz c&#252;mleler halinde yazd&#305;r&#305;rd&#305;. Bu s&#246;zleri en yak&#305;n m&#252;ctehid talebeleri taraf&#305;ndan sonradan mezhebin f&#305;k&#305;h kaideleri haline getirilirdi. Onun ilim meclisi bir isti&#351;are, bir diyalog merkezi, bir d&#252;&#351;&#252;nce okulu idi.

&#304;&#351;te &#304;mam-&#305; A'zam Ebu Hanife; bu usullerle yapt&#305;&#287;&#305; uzun &#231;al&#305;&#351;malar&#305; ve ictihad&#305; neticesinde &#231;&#246;zd&#252;&#287;&#252; ve tedvin etti&#287;i f&#305;k&#305;h bilgileri ile M&#252;sl&#252;manlar&#305;n ibadetlerinde ve di&#287;er i&#351;lerinde &#304;slamiyet'e do&#287;ru bir &#351;ekilde uymak i&#231;in takip edecekleri bir yolu g&#246;sterdi ve bu yola “Hanefi Mezhebi” denildi.

&#304;mam-&#305; A’zam, f&#305;k&#305;h ilmini ilk defa kollara ay&#305;r&#305;p her bran&#351;&#305;n bilgilerini ayr&#305; ayr&#305; toplam&#305;&#351;, usuller koymu&#351;, feraiz ve &#351;urut kitaplar&#305;n&#305; yazm&#305;&#351;t&#305;r.

&#304;mam-&#305; A’zam’&#305;n derslerinde &#231;&#246;z&#252;len fiili ve nazari f&#305;khi meselelerin say&#305;s&#305; alt&#305;y&#252;zbini a&#351;t&#305;&#287;&#305; rivayet edilir. &#304;mam-&#305; Mat&#252;ridi ondan gelen kelam bilgilerini kitaplara yazm&#305;&#351;t&#305;r.

Aktif bir &#351;ekilde d&#246;nemin siyasi hareketlerine kat&#305;ld&#305; ve saltana kar&#351;&#305; &#246;rnek bir muhalefet ortaya koydu. Hayat&#305;n&#305;n bir b&#246;l&#252;m&#252; Emevilerin, bir b&#246;l&#252;m&#252; Abbasilerin hakimiyeti alt&#305;nda ge&#231;ti. Her iki d&#246;nemde de siyasal iktidara kar&#351;&#305;yd&#305;. Onun siyasetini ehl-i beyt taraftarl&#305;&#287;&#305; belirliyordu, Ehl-i Beyt'e b&#252;y&#252;k muhabbeti vard&#305;.

Emevi ve Abbasi idarelerinin uygulamalar&#305;na bizzat tan&#305;k olan Ebu Hanife, z&#252;hd ve takvas&#305; sayesinde y&#246;netimin ma&#351;as&#305; olmaktan kendini can&#305; pahas&#305;na koruyabilmi&#351; bir &#351;ahsiyettir. Kullar&#305;n hakk&#305;n&#305; g&#246;zetmede kusur etmekten korktu&#287;u i&#231;in Emeviler kadar Abbasiler taraf&#305;ndan da &#305;srarl&#305; &#351;ekilde teklif edilen kad&#305;l&#305;k g&#246;revini ve di&#287;er &#351;ahsi menfaatlerin hepsini geri &#231;evirmi&#351;tir.

Ebu Hanife, i&#231;inde bulundu&#287;u &#351;artlarda resmi g&#246;rev alman&#305;n &#304;slam'&#305; temsil etme ve uygulamaya aktarma imkan&#305; sa&#287;layamayaca&#287;&#305;n&#305; iyi fark eder. Bu nedenle resmi g&#246;rev alman&#305;n, me&#351;ru olmayan i&#351;lere ma&#351;a olmaya neden olaca&#287;&#305; kanaatine var&#305;r. Bu d&#252;&#351;&#252;ncesini de hi&#231;bir yoruma mahal b&#305;rakmayacak &#351;ekilde ifade eder: "E&#287;er benden Vas&#305;t mescidinin kap&#305;lar&#305;n&#305; saymam&#305; isteseydi, onu bile kabul etmezdim."

Ebu Hanife'nin &#246;l&#252;m tarihi belli olmakla beraber nas&#305;l &#246;ld&#252;&#287;&#252; veya &#246;ld&#252;r&#252;ld&#252;&#287;&#252; hususunda bir ittifak yoktur. Ebu Hanife'nin, halife Ebu Cafer el-Mansur'un kad&#305;l&#305;k teklifini kabul etmeyince k&#305;rba&#231;land&#305;&#287;&#305; ve hapse at&#305;ld&#305;&#287;&#305; kaynaklarda zikredilmektedir. Baz&#305; kaynaklarda hapisteyken g&#246;rd&#252;&#287;&#252; a&#351;&#305;r&#305; i&#351;kenceler sonucu g&#252;&#231;s&#252;z d&#252;&#351;t&#252;&#287;&#252; ve vefat etti&#287;i bildirilmektedir. Ebu Hanife'nin hapisten &#231;&#305;kt&#305;ktan sonra, zehirlenerek &#246;ld&#252;r&#252;ld&#252;&#287;&#252; hususunda da rivayetler vard&#305;r.

B&#252;t&#252;n teklif ve tehditlere ra&#287;men, &#304;slam'&#305; y&#246;netim i&#351;lerinde geri plana iten bir y&#246;netimin ma&#351;as&#305; olmaktan ka&#231;&#305;nan bu b&#252;y&#252;k imam, ya&#351;arken cahiliye kar&#351;&#305;s&#305;nda yer ald&#305;&#287;&#305; gibi, vefat&#305;ndan sonra da bu g&#246;revini de&#287;i&#351;ik bir tav&#305;rla yerine getirmeyi ihmal etmez. Her g&#252;n g&#246;rd&#252;&#287;&#252; i&#351;kencelerin hayat&#305;n&#305;n sona ermesine yol a&#231;aca&#287;&#305;n&#305; anlay&#305;nca, sultan&#305;n gasbetmedi&#287;i ve sahiplik iddias&#305;nda bulunmad&#305;&#287;&#305; bir yere defnedilmesini vasiyet eder.

Hicri 150 y&#305;l&#305;nda &#351;ehit olan &#304;mam Azam, vasiyeti &#252;zerine Ba&#287;dat'ta Hayzunan kabristan&#305;n&#305;n do&#287;u taraf&#305;na defnedildi.

&#214;l&#252;m&#252;nden sonra ders halkas&#305;n&#305; Eb&#251; Yusuf s&#252;rd&#252;rd&#252;. Vef&#226;t&#305;ndan sonra fetv&#226;lar&#305; yaz&#305;l&#305;p, doktrini sistemle&#351;tirildi.

&#304;mam&#305; Azam Ebu Hanife'nin, g&#252;n&#252;m&#252;ze kadar ula&#351;abilmi&#351; eserleri pek fazla de&#287;ildir. Bununla beraber talebeleri Ebu Yusuf ve bilhassa &#304;mam Muhammed'in telif etti&#287;i eserler, f&#305;kh&#305;n&#305; ve &#231;e&#351;itli konulardaki g&#246;r&#252;&#351;lerini zaman&#305;m&#305;za kadar ula&#351;t&#305;rm&#305;&#351;t&#305;r. Bu eserlerin ba&#351;l&#305;calar&#305;n&#305; &#351;&#246;yle s&#305;ralayabiliriz.

El-F&#305;kh-ul-Ekber: Akaide dairdir. Bu eserin bir&#231;ok &#351;erhi yap&#305;lm&#305;&#351;t&#305;r.

Risale-i Redd-i Havaric ve Redd-i Kaderiyye.

El-Kavl&#252;l-Fasl

El-F&#305;kh-&#252;l-Ebsat

Kitab-&#252;l-&#194;lim vel-M&#252;teallim

Vasiyyet-i Nukirru:

Kaside-i Numaniyye

El-Asl

El-M&#252;sned-lil-&#304;mam-&#305; A’zam Ebi Hanife

Haz&#305;rlayan : Ali KO&#199;AK

быстрыйпоиск автозапчастей в новосибирске качественно и надежно

Поделитесь записью в соцсетях с помощью кнопок:

Просмотров: 3305
Рейтинг:
  • 5
MySQL ERROR [query]: *** (you don't have a permission to see this error) ***