Semerkand'da Kirklar'a Karisanlar - 2007
Semerkand'da Kirklar'a Karisanlar - 2007Author: Mustafa Kara
Publisher: Mostar Dergisi - Mart 2007
Language:Turkish
BAHAUDDİN NAKŞİBEND'İN VEFATINDAN TAM YÜZ SENE SONRA VEFAT EDEN UBEYDULLAH AHRAR, XV. YÜZYILIN YILDIZ ŞAHSİYETLERİNDEN BîRİDİR
MUSTAFA KARA
Tasavvufi şahsiyetlerle şehirler arasında kurulan bağ, o kadar kuvvetlidir ki bazı şehirlerle bazı sûfîler birbirlerini hatırlatır: Budapeşte, Gülbaba'yu Bursa, Emir Sultan'ı; Bağdat, Abdülkadir Geylani'yi; Buhara, Bahauddin Nakşibend'i hemen akla getirir. İsmi Semerkand'la bütünleşen dervişin adı ise Ubeydullah Ahrardır.
Bahauddin Nakşibend'in vefatından tam yüz sene sonra vefat eden Ubeydullah Ahrar, 15. yüzyılın yıldız şahsiyetlerinden biridir. Kendisinin rahle-i tedrisinden feyz alan yüzlerce insanın İslâm dünyasının dört bir yanına dağılmasıyla genelde tasavvuf, özelde Nakşibendî yolu, büyük bir hamle ve güç kazanmıştır. Bu şahsiyetlerden biri de Simav'lı Abdullah İlahîdir.a)
Kütahya'nın Simav ilçesinde doğan, ilim ve irfanla ilgili tahsilini tamamlamak üzere Türkistan'a giden Abdullah İlahî, Buhara-Semerkand-Taşkent üçgeninde Ubey¬dullah Ahrar'ın rehberliğinde aradığını bulmuş, gönül okyanusunda 'kaptanlık' yapabilecek gücü elde etmişti.
Ahrar'ın bir diğer müridi Emir Ahmed Buharî'yi, mürşidinin müsaadesiyle yanına alarak memleketine dönen Simavî ile birlikte 'Nefahâtu'l-Üns'ün ifadesiyle "Tarik-i Hacegân âvâzesi vilayet-i Rum'a münteşir olmuştu."
Emir Ahmed Buharî (o.922/1516), İstanbul'da ilk Nakşî dergâhlarını; Fatih, Ayvansaray ve Edinekapı'da açarken, mürşidi Abdullah İlahi daha da doğuya gitmiş, Vardaryenicesi'ne ulaşmış, dergahını kurmuş ve orada 896/1490'da vefat etmiştir. Böylece Semerkand'ın gönül iklimi Selânik'e ulaşmıştı, Buhâri'nin Fatih'te kurduğu tekkeye kendisinden sonra damadı Mahmut Efendi postnişin olmuş, daha sonraki yıllarda Ubeydullah Ahrar'm torunu Ahmet Sadık Efendi bu hizmeti sürdürmüştür.
Emir Ahmed Buharî'den feyz alan Bursa'lı Lamiî Çelebi ise, Ubeydullah Ahrar ve Abdullah İlahî'nin dostu olan Molla Cami'nin (ö. 898/1492) meşhur biyografi/ tabakat'ı Farsçadan Türkçe'ye çevirmiştir: "Nefahâtü'l-Üns Min Hadarâti'l- Kûds"(2) Bu eser beşyüz yıldır okunan bir tasavvuf klasiğidir.
Nakşibendiyenin Semerkand merkezli Ahrariyye kolu, Anadolu ve Balkanlarda yankı bulurken Ubeydullah Ahrarin vefatından yaklaşık yetmiş yıl sonra, Hindistan'ın Pencap-Sirhind şehrinde Ahmet b, Abdilehad, yani İmam Rabbani doğdu. Böylece söz konusu tarikatın Müceddidiyye kolu oluşmaya başladı.(3)
Burada bizi ilgilendiren İmam Rabbanî'den çok, oğlu Muhammed Masumdur (öl.1079/1668). Çünkü Müceddidiyye sadasını, Bursa ve İstanbul'a ulaştıran Semerkand doğumlu Murad-ı Nakşibendî, onun halifesidir.
İlk tahsilini Buhara, Semerkand bölgesinde tamamladıktan sonra Hindistan'a doğru yola çıkan Murat Efendi, Murad-ı Buhari olarak da tanınmaktadır, Muhammed Masum'un rahle-i tedris'inden feyz aldıktan, gönülden gönüle olan seyahatler tamamlandıktan sonra beldeden beldeyeye yolculuklara başlamıştır.(4)
Çocukluk yıllarında geçirdigi felç sebebiyle ayağının sakat olmasına ragmen İsfahan, Bağdat, Şam ve Hicaz'dan sonra Afrika'ya yani Kahire'ye daha sonra da Avrupa'ya yani İstanbul-Eyüp'e ulaşacaktır. Ömrünün birkaç yılını Bursa'da geçiren, cemalî tecellilerin gereği olarak Başkent'te çok sıcak karşılanan, ama değişen şartlarla beraber celalî tecellilerle de yüzyüze gelen Semerkand'lı derviş, Sadrazam Çorlulu Ali Paşa'nm marifetleriyle sürgün edilmiştir. 'Şeyh hacca gitmek istiyor' formülüyle gemiye bindirilen Murad-ı Nakşibendî, Alanya sahillerinde terk edilmiştir. Büyük sıkıntılarla Konya-Kütahya üzerinden, ilk başkent Bursa'ya ulaşan Müceddidî şeyhi, hizmet ve sohbetlerine devam etmiş, 1718'de tekrar İstanbul'a ulaşmış, 1720'de vefat etmiş, Eyüp Nişancasındaki tekkenin haziresine defnedilmiştir. Bu tekkenin son şeyhi Abdülkadir-i Belhî de Semerkand'ın doğusundan gelmiş ve 1923'te İstanbul'da âlem-i cemale intikal etmiştir.
Buhâri, Arapça, Farsça, Türkçe birçok eserin yazarıdır. "Menâkıb" ve "Mesmuât" isimli eserleri, dostları tarafından sohbet esnasında tutulan Türkçe notlardan meydana gelmiştir.(5)
Ondan feyz alan, dolayısiyle Nakşi-Müceddidî yolu devam ettiren, yazdıkları eserler ve yetiştirdiği şahsiyetlerle bu kültürün yaşamasına yardımcı olan dervişlerden birkaç tanesini zikretmek gerekir: La'lizâde Abdülbakî (öl.İst.1159/1746). Ebû Said Hadimî (öl, Konya 1176/ 1762). Kösec Ahmed Trabzoni (öl. Konya 1191/ 1777). Turhallı Mustafa Efendı (ö. Tokat, 1197/1782).
İlk üç isim Murad-ı Nakşibendî'nin "Sil-siletü'z-Zeheb" adlı eserini ayrı ayrı şerhetmiştir.
Bu detaydan sonra tekrar Semerkand'a dönelim ve Ömer Rıza Kehhale'nin 1957'de Dımaşk'ta basılan onbeş ciltlik "Mu'cemu'l-Müellifin" (Yazarlar Sözlüğü) adlı eserinde yer alan ve 'Semerkandî' nisbesiyle tanınan, farklı ilim dallarında eser kaleme alan âlim, arif ve sanatkârlardan 'kırklara karışan' şahsiyetleri sıralayalım:
Abdullah b. Abdulaziz (ö. 953/1546 ), Mütekellim (VI/75). Abdullah b. Ahmed (ö. 516/1122), Dımaşk'ta doğdu, Bağdat'ta vefat etti (6/29). Abdullah b. Mu-hammed (ö. 701/1302), Fakîh (6/121). Abdurrahim b. Ebubekir (ö. 651/1253), Fakîh (5/203). Abdürrezzak b. İshak (ö. 887/1482), Mütekellim, Heratta yaşadı (5/216). Ahmed b. Muhamraed (ö. 550/1155), İlm-i Şurût, Hattat (2/109). Ahmed b. Osman (ö. 901/1460), Fakih (1/310). Ahmed b. Ömer (ö. 552/1157), Fakîh, Bağdat'ta yaşadı (2/32). Ali b. İshak (ö. 562/1166), Dilci (7/33). Ali b. Muhammed (ö, 535/1141), Fakîh (7-183)(VlI/183). Ali b. Yahya (Ö. 860/ 1456), Karaman-Larende'de vefat etti (7/261). Ebubekir b. Ahmed (ö. 553/1158), Muhaddis, Şair, Belh'i, Şam'da vefat etti (3/57). Ebulkasım b. Yusuf (ö. 549/1154), Fakîh, Medine'de yaşadı (8/126). Ebulkasım Semerkandî (ö. 888/1483), (8/103). Hasan b. Abdullah (ö. 953/1546), Mekke'li (3/203). Hasan b. Ahmed (ö. 491/1098), Muhaddis (3/203). Hüseyin b. Abdullah (ö. 1043/1633), Mekke'li (4/23).
Hüseyin b. Hasan (ö. 936/1530), Kadı (3/319). Muhammed b. Abdurrahman (ö. 721/ 1321), Fakîh, Mardin'de vefat etti (10/155). Muhammed b. Abdülcelil (ö. 537/1142), Tarihçi (10/127). Muhammed b. Abdulhamid (ö. 563/ 1168), Fakîh, Mütekellim. Bağdat'ta bulundu (10/130), Muhammed b. Abdullah (ö. 268/881), Zahid (10/2I8). Muhammed b. Abdullah (ö. 343/954), Dilbilimci (10/218). Muhammed b. Abdullah (ö. 994/1585), Neseb alimi (10/209), Muhammed b. Ahmed (ö. 539/1144), Fakîh, Buhara'da vefat etti ( 8/228). Muhammed b. Ali (ö. 619/1222) Tabîb, Herat'ta şehid oldu (XI/31). Muhammed b.Eşref (ö.
600/1203), Mantık, Hendese âlimi (IX/63). Muhammed b. Mahmud (ö. 780/1378), Kıraat âlimi, Hemedan'lı, Bağdat'ta yaşadı (12/4), Muhammed b. Mesûd (ö. 320/932), Müfessir (12/20). Muhammed b. Muhammed (ö. 615/ 1218), Fakîh, Buhara'da vefat etti (11/287). Muhammed b. Osman (ö. 628/1231), Müfessir (10/286). Muhammed b. Salih (ö. 322/'934), Faklh (10/85). Muhammed b. Süleyman (ö. 620/1223), Tabib. Muhammed b. Velid (ö. 450/ 1058), Fakîh (12/96). Muhammed b. Yaman (ö. 268/881), Fakîh, Mütekellim, Muhaddis (12/120). ■
1) Geniş bilgi için bk, Mustafa Kara Bursa'da Tarikatlar ve Tekkeler, İst. 2001, 165vd.
2) Evliya Menkıbeleri, Nefahat'ül-Üns, (haz, S.Uludağ-M.Kara), İst. 1996
3) Geniş bilgi için bk. Necdet Tosun, Bahauddin Nakşibend, İst. 2003
4) Geniş bilgi için bk. H. İbrahim Şimşek, Müceddidiye, 1st. 2004
5) Bir kaç tane Murad-ı Nakşibendî olduğu için eserler bazen karışlırılmaktadır. Bkz. DİA, c. XXXI
Kaynak: Mostar Dergisi Mart 2007
Поделитесь записью в соцсетях с помощью кнопок: